Dolar 32,3666
Euro 34,9608
Altın 2.325,60
BİST 9.125,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 13°C
Parçalı Bulutlu
Erzurum
13°C
Parçalı Bulutlu
Cts 17°C
Paz 16°C
Pts 17°C
Sal 18°C

HADDİNİ AŞANLARA!..

HADDİNİ AŞANLARA!..
5 Eylül 2016 17:24 | Son Güncellenme: 16 Şubat 2017 17:05

TÜRKİYE sıkıntılı bir süreç yaşadı. Devletin nimetleriyle devlete kafa tutmak isteyen haddini bilmezlerin sebep olduğu kanlı darbe hareketi devletin ve milletin dik duruşu ve kararlığı ile çok şükür sonuçsuz bırakıldı.

Bu arada, yaşananlarla ilgili bir arkadaşımın paylaşımını bir kenara not etmiştim. Bugün onu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Halife Harun Reşid, Bermeki olan veziri Cafer bin Yahya ile birlikte, “Saray’ın bahçesi”nde gezerken, canı “meyve” çeker, “elma”yı dalından koparmak için uzanır, ne var ki; “orta boylu” olduğundan, meyveye yetisemez!..

Vezirine, “Omuzuma çık, o meyveyi kopar ve bana ver!” der.

Vezir “sıska” olduğu için, “Halife’nin omuzuna” kolaylıkla çıkar, meyveyi koparıp, verir…

Meyveyi yiyen Halife Harun Reşid, “çok lezzetliymiş” der, “Bana bahçıvanı çağırın, bu lezzetli meyveden dolayı onu ödüllendireceğim.”

Zaten çok az ileride duran ve olan-biteni “hayretle” seyreden bahçıvan gelir. Halife, ona; “Sana bir ödül vereceğim, dile benden ne dilersen” der…

Bahçıvan der ki;

“Sultanım, sizden bir tek isteğim olacak. Bana, benim Bermekî olmadığıma dair bir belge verir misiniz?”

Halife şaşırır!

“Herkes devlet kademesinde görev almak için bir Bermekî şeceresi uydururken, herkes Bermekî olmaya can atarken, sen niye Bermekî olmadığına dair belge istiyorsun ki?..

Kaldı ki, sen bir Bermekî’sin!.. Bermekî olmaktan niye kaçınıyorsun?..”

“Belge”yi almakta ısrar eden bahçıvan der ki; “Evet, bir Bermekî’yim… Ama, madem ki, benden bir istekte bulunmamı istediniz… Ben bu belgeyi istiyorum, başka da bir isteğim yok!”

Halife Harun Reşid de; “Madem ısrar ediyorsun, istediğin belgeyi vereceğim sana” der ve daha sonra da, o belgeyi verir bahçıvana…

Aradan yıllar geçer…

Halife Harun Reşid,daldığı “gaflet uykusu”ndan uyanır, “göz”leri açılır, “kulak”ları duymaya başlar…

“Civar ülkelerden gelen uyarılar”ın ve “halktan yükselen tepki”lerin, hiç de yersiz olmadığını düşünmeye başlar!..

Bermekîler ; Halife Harun Reşid’in kendilerine beslediği “büyük güven ve yakın ilgi”yi “istismar” ederek, sadece “Saray kademeleri”ni değil, “eyaletleri de kendi yandaşları ile yönetmeye” başlarlar!..

Devletin her kademesini anlayacağınız bir “ur” gibi sarmışlar, en ücra yerlerine bile “kendi adamlarını” yerleştirmişlerdir!..

Daldığı “derin uyku”dan uyanan Halife, Bermekîlerin “devlet içinde devlet” kurmak için uğraştıklarını “ülkenin her yanını ele geçirdiklerini” ve “kendisini devredışı bıraktıklarını” fark edince, derhal emir verir:

“Bermekîleri kılıçtan geçirin!..

Yaşlılarını da zindana atın!”

Emir, yerine getirilir, Bermekiler öldürülür.

Peki, “bahçıvan”a ne olur?..

Halife’nin emri üzerine, görevliler “bahçıvan”ın evine de giderler, ya kılıçtan geçirecekler, ya hapse atacaklardır!..

Bahçıvan hemen, “Bermekî olmadığına” dair, “Halife imzalı belge”yi gösterir!..

“Gördüğünüz gibi, ben Bermekî değilim” der ve kellesini kurtarır!..

“Kılıçtan geçirme ve zindana atma operasyonu” sona erince, Harun Reşid, son durumu öğrenmek için “kurmay”larını çağırır ve sorar;

“Emrimi yerine getirdiniz mi?”

Kurmaylar der ki;

“Listedeki herkes; ya kılıçtan geçirildi, ya zindana atıldı. Sadece bir adam kaldı. Ama, ona dokunamadık, çünkü elinde sizin imzaladığınız bir belge vardı!”

Halife; “Hatırladım… Onu bulun ve bana getirin” der…

Bahçıvan huzuruna getirilince, Harun Reşid sorar adama;

“O gün, Bermekî olmadığına dair, benden ısrarla belge istedin, ben de verdim. Peki, bugünlerin geleceğini nereden anladın?”

Bahçıvan der ki;

“Sultanım; hani, o elmayı koparmak isterken, vezir, sizin omzunuza basmıştı ya… İşte o an dedim ki; eyvah, bizim sonumuz geldi!”

Harun Reşid, araya girip; “Ama ben söyledim omzuma basmasını” deyince, bahçıvan der ki;

“Farketmez sultanım… Sizin, Sultan olarak, vezirinizin omzunuza basmasını istemeniz bir alicenaplıktır, büyüklüktür. Siz istemiş olsanız bile, vezirinizin omzunuza basması; hem şımarıklık, hem hadbilmezlik, hem de küstahlıktır!..

Sizin omzunuza basıp meyveyi koparmak yerine, pekâlâ beni çağırabilir ve benden isteyebilirdi!..

Bir adam, vezir de olsa, sultanının omzuna basacak kadar cüretkâr ve hadbilmez olduysa, bunun sonu felâkettir!.. Ben, işte o gün bu felâketi gördüm ve sizden o belgeyi istedim.”

Evet, atalar ne demiş: “İslamın şartı beş ise altıncısı haddini bilmektir”. Zira, unutulmamalı ki, haddini aşanlara Allah eninde sonunda haddini bildiriyor!

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.