Dolar 32,5383
Euro 34,9001
Altın 2.427,33
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 22°C
Parçalı Bulutlu
Erzurum
22°C
Parçalı Bulutlu
Çar 24°C
Per 23°C
Cum 21°C
Cts 22°C

ATI KESİP KAVURMA YAPMAK…

ATI KESİP KAVURMA YAPMAK…
22 Mart 2018 06:32

ÜÇ Mart tarihli yazımda şeker fabrikalarının satısıyla ilgili olarak, önce nişasta bazlı şekerden bahsedip, konuya tekrar döneceğimi işaret etmiştim.

“Zarar ediyor sat kurtul” mantığıyla, ıslah etmek yerine, sattığımız kurumlarımızda üretilen ürünlerini ithal ederek; ülkemizi muasır medeniyet seviyesine çıkaracağımızı iddia etmek, en hafifinden abesle iştigal etmektir.

Hatırlarsanız 2001 krizine tepkimiz, Türk çiftçisine “üretme” demek oldu.

Hükûmetin dışarıdan sağladığı $ döviz kredisi ile finanse ettiği “Doğrudan Gelir Desteği Programı” yüzünden, Türk çiftçisi artık tarlasını sürmez, ekmez oldu. Ekim alanları daraldı, arpa, buğday gibi çoğu ürünleri ithal eder hale geldik ve bugün Türk tarımı 5 milyar dolardan fazla dış açık verir hale geldi.

Şimdi var olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile sözüm ona çözüm ürettiğini düşünen iktidar, geçmişte olduğu gibi yeni sorunların tohumunu ekiyor.

Zarar ettiği iddia edilen fabrikaları satmak bulunan en iyi çözüm!

“Zarar ettikleri iddia ediliyor” diyorum, çünkü bilançolar acık ve net değil.

Üretilen şekerin alıcısı hazır her yıl nüfus artısından fazla bir oranda seker ihtiyacı var ülkenin…

Şeker Şirketinin faaliyet raporunda 2016 yılında 10 milyon 617 bin ton pancardan bir milyon 404 bin ton şeker üretildiği. pancar üreticisine bir milyar 500 milyon lira ödendiği, satış maliyetinin ise 3 milyar 300 milyon lira olduğu belirtilmiş.

Ne demek bu, izah eden beri gelsin.

Şirketin son beş yıldır ortalama 1 milyon ton şeker stoku tuttuğunu da yine rapordan anlıyoruz…

Bu kadar büyük stoka rağmen neden şeker ithalatı yapılmış?

Sormak gerekir: 14 fabrikanın şekeri üretirken ortaya çıkan maliyeti dünya şeker borsalarındaki fiyatla mı kıyaslıyoruz da “bizde şeker çok pahalı üretiliyor” diyoruz.

Eğer böyle deniliyorsa, pancardan şeker üreten ülkelerin (Fransa‑Almanya ve diğerleri) kendi şeker üretimlerine verdikleri devlet desteğini (sübvansiyonu) hesaba katıyor musunuz? Bizim pancar çiftçimiz ne kadar devlet desteği alıyor, Fransız, Alman çiftçisi ne kadar?

Zarar ediyor diye satılacaksa başbakanlık makam uçakları satılsın!

Bir yılda bakım onarım ve ulaştırma masrafı olarak 529 milyon TL para harcandığı belirtiliyor.

14 şeker fabrikasının toplam zararı ise 30 milyon TL.

El insaf!!

25’i devlete (Türk Şeker) ait, 33 şeker fabrikası var

2001 yılında çıkarılan Şeker Kanunu çerçevesinde kurulan Şeker Kurumu, şirketlere “kota tahsisi” verdi.

Avrupa birliğinde yüzde 5 olan dış kaynaklı nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası Türkiye’de yüzde 10 oldu. Ayrıca Şeker Kanunu’nda Bakanlar Kurulu’na şeker kotasını yüzde 50 oranında artırma ve yükseltme yetkisi de vermişti.

Böylece Türkiye, 28 Avrupa Birliği ülkesinin ürettiği nişasta bazlı şekerin yarısını tek başına üretmeye başladı.

Bu isten önce Türk pancar çiftçisi zarar gördü. 2003 yılında toplamda 460 bin pancar ekicisi varken, sayı 2016 yılında 105 bine geriledi.

Pancar üreticisi 3 kuşaktır bu isi yapmakta ortak hafızaya sahip, bilgi birikimi var.

Bu birikim bir anda çöp oldu!

İkinci darbeyi devletin işlettiği şeker fabrikaları yedi. Çünkü bunlar yerli pancardan şeker üretiyordu. Yeterli pancar bulamayınca 4 fabrika kapandı.

Türkiye şeker piyasası hızla nişasta bazlı şeker üretenlerin eline geçti. Türk seker 2003 yılında 265 milyon TL kâr ederken, 2006 yılında zarar etmeye başladı.

Üçüncü darbeyi işçiler yedi: 2002 yılında çalışan 19 bin kişiydi. 2016 yılında sayı 8 bin’e indi.

Sonra besiciler darbe yedi.

Küspe ve melas göz ardı edilemeyecek yan ürünler…

Şimdi bu fabrikalar satılığa çıkartıldı ama aslında satılan sadece fabrikalar değil; “Türkiye’nin şeker pazarı “satışa sunuldu.

Özetle şeker fabrikaları satılıyor çünkü “bol harcamalı devlet beslemeli ekonomik model geçmişin biriktirdiği mal varlıklarını satıp paraya çevirmek ve dış borç bulmak” üzerine bina edildi.

Son olarak Et-Balık Kurumu ve benzerlerinin başına ne geldiği toplumsal hafızada canlılığını korumaktadır. Bilinmelidir ki tarım salt gıda sorunu olmaktan çıkmıştır; artık bir güvenlik sorunudur. Japonların dünya piyasalarından daha ucuza alabilecekleri pirinç yerine yerli üretim pirince niçin 4-5 kat daha yüksek fiyat ödedikleri üzerine kafa yormadan şeker fabrikalarının satısını istemek gaflet ve delalettir.

Devam edecek…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.