Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 20°C
Az Bulutlu
Erzurum
20°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 22°C

ERZURUM’DA MEZARLARI SÖKTÜ, YOL, PARK, BAHÇE YAPTILAR

ERZURUM’DA MEZARLARI SÖKTÜ, YOL, PARK, BAHÇE YAPTILAR
15 Eylül 2019 18:12 | Son Güncellenme: 15 Eylül 2019 18:13

UZUN yıllar Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptıktan sonra, Uludağ Üniversitesi’ne göçen Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, Tarih, Bilim, Kültür ve Sanat Şehri Erzurum’un İmarı ve Kalkınması” başlığı altında sunduğu çalışmasında Erzurum’un “yok edilen” mezarlarına da yer verdi, “Oralar bizim tapu senedimizdi. Yıktık, yerlerine yol, park, bahçe yaptık” diye yazdı.

Çalışmasında, tıp alanında pek çok esere imza atan Erzurumlu bilim insanı Dr. Zeki Başar’ın anlatımlarına yer veren Cengiz Alyılmaz, önemli bir konuya dikkat çekti, mezarlıkların tarih açısından, kültür açısından, ilaç açısından “sıradan” yerler olmadığına işaret etti.

“Erzurum ile ilgili biri birinden değerli eserler vücuda getirmiştir” dediği Dr. Zeki Başar’dan alıntı yapan Alyılmaz, mezarlarla ilgili olarak şu görüşleri aktardı:

MEZARLAR, ÖLÜLERİN GÖMÜLDÜĞÜ ÇUKURLAR DEĞİLDİR

“- Mezarlıklar ölülerimizin gömüldükleri çukurların toprakla doldurulmaları ile tümsek tümsek kabarmış arazi parçasından veya sınırları çevrilmiş belli bir alandan ibaret değillerdir.

Mezarlıklarımız, göbek göbek sürüp gelmiş olan atalarımızın, onlardan sonra babalarımızın ve bizlerin, bizlerden sonra da kuşak kuşak yaşayıp gidecek olantorunlarımızın ebedî istirahat yerleridirler. Buralarda yatanlar, çoklukla bizlere örnek olmuş, yol göstermiş, maddi ve manevi yönleriyle zengin miraslar bırakmış kişilerdir.

Öbek öbek toprak yığınlarının altında yatanlarımızın vücuda getirdikleri buyerlerde, maalesef bakımlarını dahi ihmal ettiğimiz bu sessizler çevresinde kimlerve kimlerimiz yokturlar ki…

Toprakları vatan yapmasını bilmiş, gereğinde toprakları vatan yapanlara layık olarak onların ruhlarını şad etmiş, büyük vakıfları ve türlü mimari eserleri ile bu vatanı bayındırlaştırmış, bilgili ve bilgin varlıkları ve güzel telifleri ile millî, ahlaki niteliklerimize sahip çıkmamızı öğretip öğütlemiş olanlarımızla, karaların karşısında ak kalmasını, aklığı daima karalığa üstün kılmasını sağlamışlarımız, kısacası saymakla bitmeyecek kadar çok ilim, irfan, fazilet, meziyet, yetki ve yetenek sahiplerimiz hep buralarda, bu yerlerdedir. (Başar, 1973: 8).”

 

MEZARLAR, VAZGEÇİLEMEZ TARİHİ KAYNAKLARDIR

“Başan’ın’ın da ifade ettiği gibi mezarlıklar sıradan yerler değil; geçmiş ile gelecek, atalar ile torunlar arasında bağ kuran kutsal ve gizemli mekânlardır” diyen Alyılmaz, daha sonra şöyle devam etti:

“- Mezarlar, mezarlıklar, kümbetler, mezar taşları ve mezar kitabeleri (yazıtlar) bilinen işlevlerinin yanında bulundukları yerlerin “tapu senedi” olma özelliğine de sahiptirler.

Bu eserler aynı zamanda farklı alanlarda çalışan bilim insanları için (tarihçiler, sanat tarihçileri, yazıt bilimciler, arkeologlar, etnologlar, antropologlar… için) vazgeçilmez tarihî kaynaklar ve belgeler arasında yer alır.

Çünkü bu eserler ait oldukları kişilerin, toplulukların ve milletlerin yaşayış ve inanışları, duygu ve düşünceleri, mimarlık, sanat ve estetik anlayışları, iktisadi, siyasi, askerî ve sosyokültürel durumları ve birikimleri… hakkında birinci kaynaktan bilgi edinilmesini sağlar.”

Mezarlar sayesinde Türk kültürünün, mimarisinin, dilinin izlerinin eski Türkçeden itibaren takip edilebildiğini de belirten Alyılmaz Hoca, devamla şu görüşleri dile getirdi:

ÇOK SAYIDA TARİHİ MEZAR VAR

“- Sözgelimi yüzyıllar önce Köktürkçede “türbe, anıt-kabir” anlamlarında kullanıldığı tespit edilen“bark” kelimesi, günümüzde “ev bark” ikilemesinde yaşamaktadır. Ayrıca Orhun ve Yenisey Yazıtlarındaki üslup özelliği birçok mezar taşına yansımıştır. Yine, ‘bir dikili taşı olma’ deyimi kitabelerle ilgili olsa gerek… Şüphesiz benzeri daha birçok örnek, kitabelerin önemini izahta yetersiz kalacaktır.

Erzurum, ülkemizde en fazla tarihî mezarların, mezarlıkların ve kümbetlerin bulunduğu illerimizin başında gelmektedir. Ancak konuyla ilgili tarihî ve çağdaş kaynaklar ve araştırma ve inceleme yapan bilim insanları Erzurum’daki tarihî mezarlıkların büyük bölümünün geride kalan tarihî süreçte farklı sebeplerle yok edildiğini; yerlerine parkların, yolların, binaların…yapıldığını kaydetmektedirler (Konyalı, 2010, Başar, 1973).

Nitekim Zeki Başar, 1973 yılında yayımlanan Erzurum’da Eski Mezarlıklar ve Resimli Mezar Taşları adlı eserinde, tarihî mezarlıklar hakkında tek tek bilgi verdikten sonra bunların büyük bölümünün farklı sebeplerle ortadan kaldırıldıklarına dikkat çeker.

SUÇ, PLANLAMACILARDA

Erzurum’da tarihî mezarlıkların yok edilmesinde şehrin yeniden yapılandırılması sırasında uygulanan “sözde şehir planlamaları”nın rolü büyüktür. Bu planlamaları yapanların atalarıyla torunları arasındaki bağı kopardıklarının ve Anadolu’da yüzlerce yıllık Türk tarihine tanıklık eden ölümsüzlük eserlerini yok ettiklerinin farkında olmadıklarını düşünmek en hafif tabiriyle safdillilik olur. (devam edecek)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.