Dolar 32,5952
Euro 34,7918
Altın 2.497,68
BİST 9.454,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 19°C
Az Bulutlu
Erzurum
19°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 19°C
Sal 22°C

ERZURUMLU OLMAK

ERZURUMLU OLMAK
29 Mart 2017 11:04 | Son Güncellenme: 29 Mart 2017 11:16

GEÇTİĞİMİZ pazar günü, * Cahit Arpacık, * Ahmet Polat ve tabi ki ben…

Sözleştik, buluştuk, fotoğraf çekmeye çıktık.

Amacımız, eriyen kar sularının oluşturduğu gölcüklerde, yansıma fotoğrafları çekmekti, ama olmadı.

***

Hava rüzgarlıydı, istediğimiz görüntüyü elde edemeyince, Karaz Köprüsü’ne doğru yola koyulduk.

***

Karasu’nun üzerindeki tarihi köprü, sadece fotoğrafseverlerin değil, akşamcıların da mekanıdır.

***

O gün ögle saatleri olmasına ragmen, üç arkadaş çilingir sofrasını kurmuş, hem sohbet ediyor, hem de demleniyorlardı.

***

Biz, daha öteye aracımızı parkettik, makinelerimizi ayarladık ve fotoğraf çekmeye başladık.

***

Az sonra komşudan davet aldık.

Bizi sofralarına buyur ediyorlardı.

Rahatsız etmek istemedik, ancak daveti yapan arkadaş öylesine ısrardıycı ki, kıramadık.

***

Erzurum esnafından üç arkadaşın, “şerefe” diyerek kadeh tokuşturduğu piknik masasında, biz de ikram edilen köftelerden yedik.

***

Biri birimizi tanımıyorduk.

Doğrusu çok da önemli değilmiş tanışmamak.

Tanıştık, konuştuk, yakınlaştık.

Bir müddet sonra, onlar rakılarını yudumlarken, teşekkür edip, izin isteyerek ayrıldık yanlarından.

O ZAKİR DEĞİL, ŞAKİR!

Ahmet Polat’ın işi varmış.

Onu istediği yere bıraktık ve biz, Cahit Hoca ile Söğütlü Köyü’ne gidelim istedik.

***

Yol üstünde Süngeriş Köyü’nden geçerken, mola verdik.

O ara camiden çıkan birkaç yaşlı yanımıza geldi, “hoşgeldiniz” dediler.

***

İçlerinden birisi, çok içten ve dostane biçimde, “Buyurun evimize gidelim. Zakir isterse, ezeniz birşey vermez, ama siz gelirseniz ziyafet çeker” diyordu.

***

Zakir amcanın bu zarif daveti etkiledi bizi.

****

O ara aklıma, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin sözü geldi, “Harabat ehline hor bakma…” dedim, durdum.

***

Amca yüzüme baktı, “O Zakir değil, Şakir’dir” diyerek sözü tamamlamakla kalmadı, öyle sıradan, boş birisi olmadığını da hissettirdi bize.

***

Söğütlü Köyü’ne gidecektik.

Zakir amcanın davetine çok teşekkür ettik, yola koyulduk.

LİMONLU ÇAY ÇOK ŞAŞIRTTI BENİ

Söğütlü’de, Balkılı Göle gitmek istiyorduk.

***

Yolda top oynayan çocuklar vardı.

Aracımızı durdurduk ve yolu sorduk.

Öylesi heyecanlı bir şekilde Cahit Hoca’nın çevresini sardı ki, çocuklar görülmeye değerdi.

Her biri, yolu tarif etmek için çırpınıyor, el, kol hareketleriyle yön gösteriyorlardı.

***

Yolda giderken, 25-26 yaşlarında olduğunu sandığım birisi el kaldırdı, “Göle gitmek istiyorsanız, yardımcı olayım” dedi.

Yanımıza aldık, birlikte göle gittik.

***

Gölün çevresinde Büyükşehir Belediyesi piknik alanı oluşturmuş, oturma yerleri yapmış.

***

Birkaç aile vardı.

***

Cahit Hoca ile masaların birisine de biz iliştik ve beraberimizde getirdiğimiz termostaki çayı yudumlamaya başladık.

***

Az ilerde, piknikçi bir ablanın elindeki limon dolu file dikkatimi çekti, “Keşke bir dilimi de bizde olsaydı da limonlu çay içseydik” diye geçirdim içimden.

***

Çayımızı içtik, havuza dönüştürülen göle doğru yürüdük.

***

Gölün kenarında, sakallı bir yaşlı amcanın dışında kimse yoktu.

***

Cahit Hoca, selam verdi, amca ile banklardan birisine oturdu ve sohbete başladı.

***

Amca Oltulu’ymuş, Söğütlü Köyü’ne, kızının yanına gelmiş.

***

O ara aşağıdan, amcanın damadı olduğunu tehmin ettiğim bir delikanlının, elinde çay bulunan tepsiyle bize doğru geldiğini gördüm.

***

Ablamız, bize çay ikram etmişti, hem de az önce “gözümün iliştiği” limonuyla birlikte.

ERZURUM BUYDU İŞTE

Cahit Hoca, amca ile sohbet ederken, ben de o gün yaşadıklarımızı düşünüyordum.

***

İşte Erzurum buydu, Erzurumlu buydu.

***

Şişe kulpu tutanı da, camiden çıkanı da aynı konuksever anlayışa, aynı samimiyete, içtenliğe ve insanlığa sahipti…

***

O insanlar, hiç de mecbur değillerken, “buyurun gelin, evimizi, soframızı şenlendirin” diyor, insanlıklarını, Dadaşlıklarını, gösteriyor, gönül zenginliklerini koyuyorlardı orta yere…

***

Tıpkı gölün kenarında; hiç tanımadığı insanlara çay ikramı yapan o abla gibi, tıpkı yol göstermek için can atan ve biri birleriyle yarışan o çocuklar gibi!

***

Bir Erzurumlu olarak, böylesine güzel insanlarla aynı şehirde yaşıyor, aynı havayı tenefüs ediyor olmanın gururunu yaşarken, Erzurum’a uzaktan bakan Erzurumlular’a yönelik olarak da nedense acıma hissi oluştu içimde…

Nedense!

………

* Cahit Arpacık, Erzurumlu, Gavurboğan Mahalleli, emekli İngilizce öğretmeni, akademisyen, fotoğraf sanatçısı.

* Ahmet Polat, Erzurumlu, Valilik Basın Müdürlüğü’nde görevli, fotoğraf sanatçısı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.