İPİN UCU KİMİN ELİNDE DERSİNİZ?

BUGÜNLERDE ismi sıkça gündeme getirilen ve yeniden yazılması düşünülen anayasada; Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olduğunu yazar.

Bu devletin dili Türkçe, başkenti Ankara, milli marşı İstiklal Marşı, bayrağı ve şekli kanunla belirlenmiş beyaz ay-yıldızlı al bayraktır!

Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek bu kurallar, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ifade eden temel kavramlardır.

*

Acaba bugünlerde yaşanılanlara bakıldığında; iddia edildiği şekliyle Türkiye Cumhuriyeti için bağımsız sosyal bir hukuk devleti denilebilir mi?

Biz gerçekten bağımsız bir devlet miyiz?

*

Sormak gerekirse; internet kullanımının giderek yaygınlaştığı, her birinin değeri milyarlarca dolarla ifade edilen sosyal ağların, bizim hayatımızın da vazgeçilmezleri arasına girdiği bir dünya düzeninde, özgürlüklerden ne kadar bahsedilebilir?

*

En basit şekliyle, elektriğin kesildiği anlarda internetin devre dışı kalmasıyla birlikte hastanesinde, postanesinde, bankasında işleri duran, uçaklarının kalkamaz hale geldiği, savaş sistemleri devre dışı kalan bir ülkenin durumu başka nasıl tanımlanır?

*

“İpin ucu hinoğlunun elinde” sözü kim bilir geçmişte nasıl bir olumsuz durumu tanımlamak için kullanılmış? O sözü bugünlerde tekrar etmek ne kadar yanlış olur?

*

Mutlaka dikkat ediyorsunuzdur…

Dünya, Covid-19 bahane edilerek çok daha ağır kural ve zorlamalarla kıskaca sürüklenmekte, insanlar, bireysel özgürlüklerini ellerinden alacak yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmakta, tüm bu işler sanki insanlığın iyiliğine yapılıyormuş usta pazarlamacılığıyla kamuoyuna takdim edilmektedir.

*

Adına “medya” denilen, aslında medyayla, gazetecilikle hiç ilgisi olmayan, bir büyük gayya kuyusunun içine ellerine tutuşturulan cep telefonları marifetiyle çekilen; o kuyunun içinde çok kıymetli zamanları yok yere harcanan, son derece gereksiz, incir çekirdeğini doldurmayacak sıradanlıktaki konularla beyinleri uyuşturulan insanlardan sağlıklı düşünmeleri, kararlarını etki altında kalmadan, yönlendirilmeden verebilmeleri beklenebilir mi?

*

Yakın bir tarihe kadar İslamın bayraktarlığını şanla, şerefle yapan, mazlum devletlere örnek olan Türk Halkı, bu güzide toplum ne yapıyor, el ele tutuşmuş, kol kola girmiş halde nereye gidiyoruz dersiniz?

*

Sosyal paylaşım sitelerinin açtıkları geniş yelpazeye ve o yelpazede yer alan konulara, konuklara bakarak sormak gerekirse; konuşmaya, iletişim kurmaya yönelik olarak icat edilen cep telefonları, bugün gençlerimizi ve hatta çocuklarımızı zehirleyen, birliğimizi, beraberliğimizi sabote eden, tehlikeye sokan, atom bombasından daha yıkıcı bir silaha dönmemiş midir?

*

Kurulan tuzaklara düşmeme, oynanan oyunlara gelmeme adına azami titizlik gösteren, hem ülkemizin ve hem de memleketimiz Erzurum’un ali menfaatlerini gözeterek yayıncılığını sürdüren Erzurum’dan haberler’in 5-6 yıldan beri, belki daha da ötelerden ürettiği ve sosyal ağlardan yaptığı paylaşımlara Facebook’un hiçbir gerekçe göstermeden, uyarı yapmadan, “keyfi” şekilde engel koyması, paylaşımlarımıza izin vermemesi, bu ayıbı da hakkımızda yapıldığı iddia edilen bir şikayete bağlaması, kendilerini insan ve hayvan haklarının, basın özgürlüğünün savunucusu olarak görenlerin samimiyetsizliğini ortaya koyması açısından önemlidir.

*

Her kim ne yaparsa yapsın, hangi engelleri önümüze dikerlerse diksinler, görevimizi sorumluluğumuzun bilincinden hareketle, bıkmadan, usanmadan, sağlığımızın elverdiği müddetçe yerine getirmeye, Erzurum’u koruma ve kollamaya gayret edeceğiz.

*

Paylaşımlarımızın engellendiğini duyurduğumuz yazımızdan sora desteklerini açıklayan, moralimizi yükselten mesajlarıyla yalnız olmadığımızı hissettiren tüm dostlara ve takipçilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

*

Önümüze bariyerler dikerek bizi engellemeye çalıştıklarını zannedenler bilmelidirler ki, engeller takılmak için değil, aşılmak içindir.