Dolar 32,3154
Euro 35,1147
Altın 2.292,51
BİST 9.065,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 13°C
Az Bulutlu
Erzurum
13°C
Az Bulutlu
Cum 13°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 17°C

KOMŞUMUZU KİM SEÇİYOR?

KOMŞUMUZU KİM SEÇİYOR?
29 Eylül 2017 17:10

GENEL olarak şehirler, kimliğini ve soyunu bilmediğimiz insanlarla aynı havayı teneffüs ettiğimiz, aynı sorunları yaşadığımız mekânlardır.

Birbirini tanımayan, birbirinden haberdar olmayan çok sayıda insanın bir arada yaşadığı bu değişim yerleşim yerlerinde hayat akışı ne yazık ki günümüzde sorunlarla doludur.

Ülkemizde yaşanan ekonomik ve sosyal değişim ve şehirleşme sorununu bu değişimin ışığında yerel yönetimler, sivil inisiyatif kuruluşları, ilgili kamu kurumlar ve üniversiteler tarafından yeniden ele alınmalı uzmanları tarafından konuşulmalı ve sürece uygun yeni politikalar ve çözüm önerileri getirilmelidir.

Fakat görünen odur ki, Şehirlerin şekillenmesi, kentsel dönüşüm adı altında yapılan icraatlar da tek belirleyici ne yazık ki belediyelerdir.

Kültür, bir milletin yüzlerce yıllık hayat tarzı ve birikimlerinin sonucunda oluşan anlamlar, değerler ve kurallardır. Günümüzde tarihi bir miras olan kültürümüz batı tarzı yaşam kurallarının ve toplumsal değişimin baskısı altındadır.

Toplumsal değişimin temelinde teknolojik gelişim yatmakta, insanlar arası ilişkiler teknolojik değişime kurban edilmektedir.

Esasında kültür, maddi ve maddi olmayan şeklinde ikiye ayrılmaktadır.

Maddi kültür, modern haliyle kullandığımız araç ve gereçleri kapsarken, maddi olmayan kültür yani gelenekler, adetler, inançlar ve manevi değerler bütünüdür. Günümüzde artık, maddi olmayan kültür üzerindeki belirleyici öğe, ne yazık ki maddi kültürdür. Maddi kültürün altında ise teknoloji yatmaktadır. Bu haliyle teknoloji, insanlar arası ilişkileri düzenleyen önemli bir güce sahip konuma gelmiştir.

Daha yaşanabilir, yüksek standartlara sahip yerleşim yerleri sitler ve yeni kentlerde insanları biçimlendiren en önemli etkenler yine ne yazık ki ekonomik, siyasal argümanlardır. İnsanlar ilişkilerini oturduğu binanın, kullandığı otomobillerin ve araçların standardına göre belirlemekte, insani ilişkilerinde siyasi tercihleri öne çıkarabilmekte, siyasi görüşlüne göre komşuluk, akrabalık ve insani ilişkilerini kategorize edebilmektedir.

Manevi kültürün en önemli öğelerinden biri komşuluk ilişkileridir. Bu yazımda yeni şehirleşme-kentleşme çerçevesinde komşuluk ilişkilerine kısa bir bakış yapmak istiyorum.

Artık kuruluşu itibariyle ufkî şehir Erzurum’da da çevre – insan etkileşiminin unutulduğu beton ormanlara doğru bir gidiş var. Eskiden küçük ölçekte yaşadığımız evler ve binalar, yeni kurulan semtler ve yerleşim yerlerinde sadece müteahhit inisiyatifine ve kazancına göre inşa edilen binalar, yalnız bedenimizi değil psikolojimizi de tüketiyor.

Komşularımızı müteahhitler seçmektedir. Kişi bir semti veya siteyi seçerken ayrı bir komşuluk çevresi de seçilmiş olmaktadır.  Kişiliklerimiz zayıflıyor, insan hırs ve tüketim ekonomisinin tesiriyle stresli bir hayata mahkûm ediliyor, hayata bakış açısı yaşadığı konutla şekilleniyor. Yaşadığımız mekânlar ve çevre maneviyatımızı törpülüyor. Çevreden sürekli bir şekilde alınan maddi ve manevi baskılar insanın ilişkilerine etki etmektedir.

Satın almış olduğumuz konutla koşumuzu da satın almış oluyoruz. Aldığımız konutta daha önce oturan tanıdıklarımız, kimlerle komşuluk yapabileceğimiz konusunda etkili olmakta tanıdıklar vasıtasıyla komşuluk ilişkisi kurmaktayız. İş ve eğitim statüsü de komşuluğu belirleyen yeni argümanlar arasına girmiştir.

Ne yazık ki bu yeni yaşanabilir, yüksek standartlara sahip yerleşim yerlerinde Müslümanın Allah korkusu, kul hakkı ve ahirette hesap verme bilincinin yerini insanların dünyevi bakış açısı “ne derler?” veya “desinler!” gibi dünyevi değerlendirmelere göre bir hayat nizamı almış durumda.

Eskinin birbirini gözeten, kollayan ve koruyan komşuluk ilişkilerinin yerini yaşadığı kooperatifte veya sitelerde komşular arasında bireysel ölçüde bozulan psikolojimizle birbirimize karşı birer potansiyel tehlike oluşturuyoruz.

İnsanlar; komşusunun çocuğundan dahi sorumluluk duyduğu, görülen hataların, dille, bazen elle dahi düzeltildiği bir mahalle ve komşuluk sisteminden “sana ne?”, “seni ne ilgilendirir?” gibi hitaplara maruz kalınan ve bu hitaplara-azarlamalara muhatap olmamak için, “görmedim”, “duymadım”, “bilmiyorum”  gibi gördüğü yanlışı-hatayı bile bile saklayan insani ve İslami olmayan bir haleti ruhiye içerisinde ilişkiler sürdürüyorlar.

“…Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere ihsân ile muâmele edin, iyi davranın…” (en-Nisâ, 36) emrine azami derece de uyulan Mahalle’nin yerini yeni yerleşim yerleri almıştır. Bu yerleşim yerlerinde insanlar komşu seçme hakkına sahip değildir. Yeni yerleşim yerlerinde ki ölçü para ve maddi güçtür. Paran kadar komşun vardır. Talip olduğun bir site ’de ki komşuya da mahkûmdur insan.

Müslüman kimliği modern yapılarda, sitelerde hesaba katılmamıştır. Hz. Peygamber(s.a.v.)in “Ev satın almadan önce, komşuların nasıl olduklarını araştırın!” uyarısının uygulanması modern hayat şartlarında ne kadar geçerlidir söyleyebilir misiniz? İnsanlar maddi güçlerine göre konut almakta ve komşusuyla konuta yerleştirdikten sonra tanışmaktadır.

Hz. Peygamber(s.a.v.)in “Devamlı ikâmet ettiğiniz yerde kötü komşudan Allâh’a sığınınız! (Nesâî, İstiâze, 44)uyarısı boşuna yapılmamıştır. Çünkü komşuluk sadece dünya ile ilişkili değildir. Kul hakları nedeniyle ahiretle de ilişkilidir. Yan komşu, üst komşu, alt komşu, pencereleri birbirine bakan dairlerle ilgili haklar, merdiven boşlukları, asansör kullanımı, balkon kullanımı, bahçe kullanımı yanı ortak alanda ki her şey komşuluk hukukunu ve kul hakkının ilgilendirmektedir. Ve bu ilişkiler nedeniyle helalleşilen veya ahirete kalan haklar nedeniyle inananlar açısından yükümlülükler vardır.

Çünkü komşuluk ayni zamanda bir imani meseldir.

Nitekim Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ın rivâyetine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“–Vallâhi îmân etmiş olmaz. Vallâhi îmân etmiş olmaz. Vallâhi îmân etmiş olmaz!” buyurdu. Sahâbîler:

“–Kim îmân etmiş olmaz, yâ Rasûlallâh?” diye sordular. Efendimiz (s.a.v.):

“–Yapacağı fenâlıklardan komşusu emniyet içinde olmayan kimse!” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 29; Müslim, Îmân, 73; Tirmizî, Kıyâmet, 60)

Demek ki teknolojik imkânlarla kurulan yeni binalarla daha yaşanılabilir ortamalar oluşturmak tek başına yetmiyor. Daha insani bir toplumun yolu ne yazık ki beton yığınlarının arasından doğmuyor. Giderek toplumsal sancıların arttığı, aile kurumunun ve komşuluğun temellerinin sallandığı bir yapıdan insani değerlerle donamış mahalle yapısının imha edilmiş olması önümüzde büyük bir açmaz olarak durmaktadır.

Bu konuya devam edeceğiz..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.