Dolar 32,3292
Euro 35,0378
Altın 2.280,52
BİST 8.996,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 13°C
Az Bulutlu
Erzurum
13°C
Az Bulutlu
Cum 13°C
Cts 15°C
Paz 16°C
Pts 16°C

MEYVE VEREN AĞAÇ VE TAŞ

MEYVE VEREN AĞAÇ VE TAŞ
26 Şubat 2018 09:47 | Son Güncellenme: 26 Şubat 2018 18:26

ATA binmeye, cirit oynamaya, ok atmaya tutkulu, doğayla barışık, insanı seven birisi olarak hepinize “merhaba” diyor, “Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan” diyerek başlamak istiyorum söze.

Bir sorum olacak size:

“Hayatımızın ve tarihimizin bütün sırlarını ve maceralarını içine hapsetmiş, sıkıca sarmış, sarmalamış taşın öneminin, özelliğinin ve değerinin ne kadar farkındayız?”

Taş kim, ne kadar biliyordu?

Merak ettim ve bu soruyu birkaç arkadaşıma sorarak cevap bulayım istedim.

“Taş” dendiğinde, ayaklarımızın altındaki kütlelerden, parçacıklardan ibaret olandı aldığım çoğu yanıt…

Bence bu kadar basit olmamalıydı cevaplar.

İyi bakarsak eğer;

Taşa sığdırılan koca bir tarihi…

Dünyada nam salan yapıtlarımızı…

Kültürümüzü…

Geleneğimizi, göreneğimizi…

Üretimlerimizi sağladığımız araçları…

Yapısına hayran kaldığımız o yüce dağlar ve dahasını görürüz elbet.

Nereye baksanız taş!

Bilimsel olarak; kimyasal bileşimi ve fiziksel durumu değişiklik gösteren, rengini içindeki madeni tuzlarından ve oksitlerinden alan, katı, sert ve sağlam madde.

Taş o işte.

Ne kadar da sert!

Su ıslatır, ateş yakar, çiçek kokar, meyve veren ağaç taş’lanır!

Şairin dediği gibi: “Günahkâr kullarını Tanrı taş kesermiş!”

Biri birimizle bu kadar iç içe olduğumuz, musllasına uzandığımız, mezarımızın başına dikilen taş…

Çocuklar için sadece oyun aracı…

Bizim için de denizlerde, göllerde, su birikintilerinde ileriye fırlattığımız, ardından eğilerek baktığımız zıp zıp!

Çoğu çocuğun hiç bilmediği, bizim de hafızalarımızda kalan beş taş oyunu…

Nereye kayboldu o güzelliklerimiz?

Çocuklarımıza, aklımıza getirip de “taş nedir” diye sorduk mu hiç?

Ayağımızı bastığımız, üst üste yığarak binalar diktiğimiz, yeri geldiğinde biri birimizi taş’ladığımız o nesne neydi acaba?

Zamanın taşta anlam kazandığı düşüncesinden yola çıkarsak eğer…

1800’lü yıllarda Rusya ve Pensilvanya’da keşfedilen Diaspor kristalinin tüm özelliklerini taşıyan taşın çok önemli bir damarının ülkemiz topraklarının altında olduğunu neden geldik de 1998’de ancak farkedebildik!

Araştırmıyor, sormuyor, sorgulamıyor, dikkat etmiyoruz!

İç içe yaşadığımız taşlar, Allah’ın bize sunduğu en güzel görsellerden biri aslında…

Taş, taş’tan, kaya’dan ibaret kalmamalı…

Erozyonu önleyen, deprem riskini en aza indiren taş, neden değerini bulamaz bu ülkede, anlaşılır gibi değil.

Doğaya, taş kalpli insanlar yerine, taş gibi sağlam çocuklar salmanın zamanı gelmedi mi?

Taş tarihtir, taş bilimdir ve taş bize zamanın en güzel hediyesidir.

Taş’ı anlatıp, taşı yazarken, Fahri Erdinç’i rahmetle anmamak ve eserini terennüm etmemek olmaz elbet:

TAŞ!

Merhametsiz kalpleri sana benzettiler

Sana dilsiz, sana ruhsuz dediler.

Halbuki senindir değirmendeki beste,

Seninle biçim verir ruhuna heykeltıraş

Sana yanılır dert, sana vurulur baş

Milyonlarca yıl, milyonlarca insanın taptığı taş.

Sensin süsleyen mehtabı, surlarla sütunlarla

Çeşmeler, kemerler, kubbeler senden yapılır,

Senden yapılır Allah’a uzanan merdivenler

Namaz vakti Müslümanlara senden haykırılır.

Allah taş edermiş günahkar kullarını

Görmedim, ama inanırım

Bir gün gelecek gökten yağacaksın sanırım.

Taşlardır vefa, taşlardır ebediyet

Taştan başka ne bırakır tarihe medeniyet?

İnsanoğlu taş olup, baş yarar

Taşı üst üste kor yapar, bir yandan durmadan yıkar.

Ve bir gün uzatırlar boylu boyunca musalla taşına

Yine bir taş dikerler mezarının başucuna.

Taşlardır insanoğlundan baki

Üstünde bir tarih, bir Fatiha ve hüvelbaki.

………

Her ferdi ve hatta her topluluğu hoşlandıkları yem ile beslerlermiş!

Bizim yemlerimizin de bilgi olması dileği ile…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.