Dolar 32,5696
Euro 34,9113
Altın 2.423,36
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 24°C
Az Bulutlu
Erzurum
24°C
Az Bulutlu
Per 22°C
Cum 22°C
Cts 22°C
Paz 22°C

SURİYELİLER VE TEHLİKENİN AYAK SESLERİ

SURİYELİLER VE TEHLİKENİN AYAK SESLERİ
25 Haziran 2017 11:54 | Son Güncellenme: 25 Haziran 2017 14:20

SON zamanlarda dikkatinizi çekmiş olmalı!

Her kavşakta veya trafik lambasının bulunduğu yerde, birden çok Suriyeli kol geziyor.

Çoğunluğu kadın ve hemen hepsinin kucağında bir “sermaye” yani “bebek” var.

O hiçbir şeyden habersiz yavrular, irili-ufaklı.

Çok küçük “bebek” olanı da var, az daha büyümüş, “çocuk” sınıfına yükselmiş olanı da.

Çocuklar, daha çok cami önlerinde koro oluşturuyor.

Belli ki, tembihliler.

Öyle “Allah” diye haykırıyorlar ki, inanılmaz.

Bir de el açıp, boyun bükünce, ister-istemez eliniz cebinize gidiyor.

Bunların anaları, ablaları da var.

“İstismar” konusunda müthiş tecrübeli ve yetenekli oldukları her hallerinden belli.

Onların mekanı ise, yol kenarları, kavşaklar ve trafik ışıklarının bulunduğu noktalar.

Aracınız durmaya görsün.

Kucaklarında, istismar aracı bebekleriyle hemen yanıbaşınızda bitiyor, “Suriye… Allah… Yardım” diyerek başlıyorlar kendilerini acındırmaya.

Arefe günü, öğleden sonra Dumlu’dan, Erzurum’a geliyoruz.

Sanayi girişinde kırmızı ışıkta durduk.

Kaldırım taşına oturmuş 4 kadın hemen hareketlendi, araçlara yaklaştı ve para istemeye başladılar.

Yanımızda fotoğraf makinesi var.

O anı görüntüleyelim istedik.

Kucağında çocuk bulunan bir kadın, fotoğrafının çekildiğini gördü.

İnanılmaz bir tepkiyle aracımıza yöneldi.

“Yöneldi” ifadesi “çok masum” kaçar.

Kadın resmen çıldırdı ve aracımıza saldırdı.

Camı yumruklaması, inanılmazdı.

Yanımda bir arkadaşım da vardı.

İkimiz de şoktaydık.

Kadın, ihtimal ki, hem küfrediyor, hem beddua ediyordu.

Bir ara cam kırılacak diye korktuk.

Bereket imdadımıza yeşil ışık yetişti de gaza bastık.

Yolda giderken, yaşadığımız “anlık” olayı düşünüyordum.

Fotoğrafının çekilmesi, kadını neden öylesine öfkelendirmiş ve saldırganlaştırmıştı?

Şu bir gerçek ki, kadın beni de, arkadaşımı da kesin döverdi.

“Canımızı zor kurtardık” diyebilirim.

Yaptığımız belki “yanlış” değerlendirilebilir.

Sokakta, eskilerin deyimiyle, “umuma açık yerlerde”, hele de amacı belli olan bir grup insanın veya kişinin fotoğrafını çekmek için, izne gerek yoktur.

Yani meslek etiği açısından bir ihlal kesinlikle sözkonusu değildir.

Erzurum’da, Afganlı var, Pakistanlı var, İranlı, Sudanlı var.

Ama hiç biri şirret ve hiç biri küstah değil.

Erzurum’da ciddi anlamda bir “Suriyeliyim” istismarı yaşanıyor.

Aslında “Suriyeliyim” demek, herkes de biliyor ki, “çarkı çevirmenin” en güzel yolu ve de yöntemi.

Erzurum’da, hayli zamandan beri ciddi, organize ve oldukça becerikli bir “dilenci şebekesi” işbaşı yapmış durumda.

Kadını, kızı, çocuğu ile örümcek ağı gibi, şehri sarmış, sarmalamışlar, her yerde varlar.

Eğer bu işin önü alınamaz, müdahale edilmezse…

Bilesiniz ki, “çok yakın” bir gelecekte Erzurum’da “acımasız” bir “suç şebekesi” töreyebilir.

O şirret ve de saldırgan kadın, gelecekte bizi bekleyen büyük tehlikenin habercisi gibi geldi bana.

Uyarayım istedim.

Mutlu bayramlar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.