Dolar 32,3334
Euro 35,1194
Altın 2.302,36
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 13°C
Az Bulutlu
Erzurum
13°C
Az Bulutlu
Cum 13°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 17°C

TÜRKÜLERİMİZİ UNUTMAYALIM, SANATÇILARIMIZA SAHİP ÇIKALIM

TÜRKÜLERİMİZİ UNUTMAYALIM, SANATÇILARIMIZA SAHİP ÇIKALIM
15 Ocak 2017 09:31 | Son Güncellenme: 15 Ocak 2017 09:36

HAYATIMIZDAKİ her duygunun karşılığını türkülerde buluruz.

Acıyı, gamı, kederi, hüznü, mutluluğu, memleket özlemini, hasreti, neşeyi…

Hepsini türkülerde ararız.

Türküler bizim dilimizdir.

Biz sussak da, onlar bizi en güzel şekilde anlatır.

Türküler samimidir, sahicidir.

Duygular, yüzyıllar boyu türkülerle anlatılmıştır.

Türkülerle seviniriz, üzülürüz, kederlenir, coşar, ağlarız.

Her beldenin kendine özgü, uzun havaları, mayaları ve hoyratları vardır.

Türkü sözü, türkü tavrı ve melodisi, bizi anlatır, yöremizi anlatır, memleketimizi anlatır.

Türkülerimiz Erzurum’un mührüdür.

Son yıllarda Erzurum’a ait uzun hava, hoyratlar ve tatyanlar unutulmaya terkedilmişlerdir.

“Bala sarhoş”, “İki bülbül figan eder bir güle”, “Kömür gözlüm”, “Huma kuşu” ve “ Yaylalar” türkülerini bugün kaç kişi biliyor?

Kendimizin olan, bizi anlatan, bizi ağlatan, bizi neşelendiren türkülerimizi bir tarafa bırakarak, bizim olmayan, bizi anlatmayan, batı anlayışlı müziğe ilgi gösterilmesi, kültürümüzün geleceği adına kaygı duymamız, üzülmemiz gereken bir olumsuz durumdur.

Bölgesel sanatçılarımıza ilgi göstermediğimiz müddetçe, beldemize ait türküleri söyleyen olmayınca, türkülerimizin unutulması kaçınılmazdır.

Bu hazineye çok iyi sahip çıkmamız, korumamız, kollamamız gerekir.

Erzurum bizimdir, hepimizindir.

“Eledim eledim höllük eledim”

Aynalı beşikte balam bebek beledim.

Büyüttüm besledim asker eyledim,

Gitti de gelmedi canan buna ne çare”

Nenemden dinlediğim bir türküdür.

Kahramanlıklarımız efsaneleşir ve bir türküye dönüşür dilimizde.

Bir kahramanlık türküsü, inanıyorum ki, hepimizin duygularını okşar, belki göz pınarlarımızda yaşlar biriktirir.

Tıpkı Erzurum’un Köroğlu Solağı Uca dağların başında” türküsünde olduğu gibi;

Kargının ucunu salla,

Etme düşmana eyvallah,

Le le le le le le lele le,

Lele le; etme düşmana eyvallah!”

Gurbetteyken memleket özlemi bir yangındır.

Biz gurbette içimizdeki bu memleket ateşiyle yaşarız.

Memleket hayali ve hatıraları, dolayısıyla Erzurum gözümüzün önünden hiç gitmez.

“Kömür gözlüm, ben bu yerden gidersem,

Hoşça geçin yaran ile eşinen,

Gurbet elde kem haberin alırsam,

Düğünürüm kara bağrım taşınan.”
Hayatın dertleri, sıkıntıları dadaşıma çökse de, bizim için yaşam çile olsa da, bu yükün altından bir türkü ile çıkarız:

Gene bugün yaralandım,

Ah yine bugün yaralandım,

İndim etrafı dolandım,

Dertli canımdan usandım.

Yıldız yıldız yıldız of,

Sana derler kervan kıran beller büken,

Evler yıkan yıldız of.”

Ana sıcaklığı da bambaşkadır.

Başımızı göğsüne yaslayıp huzuru içimize çekmek isteriz.

Bizi karşılıksız seven tek varlıktır anamız.

“Ana” dediğimde, Âşık Nuri Çırağının türküsü gelir aklıma…

Anasız bir canlı gelmez cihana,

Benim anam hanım anam han anam,

Babamın eşisin, bizlere ana,

Benim anam hanım anam han anam”

Ve gözlerime bir nem düşer.
Düğünlerimiz, neşedir, sevinçtir.

Bazen de ayrılık ve hüzün vardır.

Gelinin,  anadan-babadan-kardeşten ayrılmasıdır.

Kına gecesinde bir Erzurum türküsüyle geç kızlar kına yakar…

Kına alayım kına,

fincanın doluncusu.

Yak elleren elleren,

Golların boyuncusu.”
Her ne kadar içinde ayrılık da olsa düğünlerde, bu coşkuyu, bu sevinci doyasıya yaşarız.

Davul ile zurna ile oynar, türkülerimizle coşarız.

Onlar neşemizin ve sevinçlerimizin türküleridir.

Düğünlerimizde, İki evliler”, “Gülember”, Aşşahdan gelirem”, “Köylü kızı” gibi pek çok türkümüz söylenir.

İki evliler arsız olur,

Özü gözü nursuz olur.

Ölende imansız olur.

Yandım iki avrat elinden.”
Bayramlar değerlerimizi hatırladığımız, kısmen de olsa yaşamaya ve yaşatmaya çalıştığımız özel günlerdir.

Geçmiş bayramları düşünür, eski bayramların hazzını bir kere daha yaşarız.

Küslük olmaz gönüller bir olur

“ Bayram o bayram ola” da

Can bula cananını,

Bayram o bayram ola,

Kul bula sultanını,

Bayram o bayram ola.”

Bizi ayakta tutan, adım atmamızı, hayata tutunmamızı sağlayan ve her şeye rağmen dayanmalısın diyen, Erzurum, ana, baba, yar ve türkülerimizdir.

Kendimizi güçsüz, neşesiz, yalnız hissettiğimizde,  içimizi rahatlatacak sevdiklerimiz ve türkülerimizdir
Erzurum türküleri; Sevda kokar,  hasret kokar, Türklük” kokar…

Türkülerimizde Erzurum’un hüznü, sevinci, üzüntüsü, neşesi vardır.

Türkülerimizi unutmayalım, unutulmasına asla müsaade etmeyelim.

Erzurumlu sanatçılara, özellikle de mahalli sanatçılara sahip çıkalım.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.