Dolar 32,3416
Euro 35,1000
Altın 2.310,41
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 13°C
Az Bulutlu
Erzurum
13°C
Az Bulutlu
Cum 13°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 17°C

ERZURUM’DA YUDUMLANAN SON ÇAY

ERZURUM’DA YUDUMLANAN SON ÇAY
26 Kasım 2020 19:54 | Son Güncellenme: 26 Kasım 2020 20:17

VARLI vakitsiz gelen her telefon insanı tedirgin eder, korkutur, bakmadan, “alo” demeden önce “hayırdır, inşallah kötü birşey yoktur” dedirtir insana ve genelde de kötü bir haber gelir telefonun diğer ucundan.

Bu defa da öyle oldu. Gecenin sabaha devrilen bir vaktinde telefonum çaldı. Amca oğlu Metin arıyordu.

Telefonun ekranında Metin’in ismini gördüğümüzde anlamıştık…

Hastanede korona tedavisi gören, o illete yakalanmadan deyin ki iki ay kadar önce düşüp kalça kemiğini kıran ve ameliyat olan, hastanede yattığı zaman mı artık bilinmez, bir vakitte virüsün esareti altına giren, durumu da her geçen gün ağırlaşan amcamızın ölüm haberiydi çalan zilin sesi!

Yanılacak bir durum yoktu, dolayısıyla yanılmadık.

*

Gelen telefon, yılların namı diğer “Deli Yüksel”inin Hak’ka ulaştığı haberini veriyordu bize.

Metin, “ağabey hacı babayı kaybettik” dediğinde, boğazımda birşeylerin düğümlendiğini hisseder gibi oldum, yutkunayım dedim, yutkunmadım.

İki damla yaşla ıslanan gözlerimi elimin tersiyle silerken, kendimi bir anda Dere Mahallesi’nde buldum!

*

Aradan yıllar geçmiş olmasına, dolayısıyla Dere Mahallesi’nden geriye en ufak bir iz, bir işaret kalmamasına ve hatta insanlarının çoğu ölmesine, kalanlarının da çil yavrusu gibi dağılmasına rağmen, her köşesini, her evini, o evlerin toprak damlarını, bacalarını, bahçelerini  dün gibi hatırladığım, krokisini bugün bile rahatlıkla çizebileceğim Dere Mahallesi’nin “Son Mohikan”larından biri daha göçüp, gitmişti dünyadan.

*

Daha iki hafta kadar önce Albay Murat Özgürler düşmüştü Dere Mahallesi’nin nüfusundan; bu defa da düşen emim olmuştu.

*

Geride o nesilden kaç kişi kaldı?

Geçtim kaç kişinin kaldığını da, Dere Mahallesi diye bir mahalle kaldı mı ki, yaşayanlarını da sorgulayalım!

Hey gidi Dere Mahallesi hey!

Dostluğun, arkadaşlık duygularının, komşuluk ilişkilerinin çok güçlü olduğu, görünmez, ama varlığı da inkar edilmez bir duygusal bağın insanları biri birine sağlam şekilde bağladığı, herkesin biri birinden haberdar olduğu, acının paylaşılarak azaltıldığı, kıvancın herkesin ortak malı haline geldiği, büyüdüğü, büyütüldüğü Dere Mahallesi, ne olmuştu da yıkılmış, yok olmuş, ortadan kalkmıştı?

*

Kentsel dönüşüme tabi tutulan, eski evleri yerle bir olan o kadim mahalleden insanlar adeta göçe zorlanınca, kimileri şehrin çevresinde oluşturulan bana göre “uyduruk” uydu kentlere yerleşti, çoğu insan da amcam gibi, başka diyarlara, kimi aş ve iş için, kimi çocuklarına daha iyi bir gelecek temin etme adına, kimileri de kışın soğuğundan kurtulmak için göç etti.

*

Yıllar önce, İstanbul’u mesken tutan, oraya yerleşen, uzun yıllar ESADAŞ’ın Topkapı’dan başlayan ve Esenler ile devam eden serüveninde var olan, başı sıkışan, darda kala, sıkıntıda olan her Erzurumlu’nun “can simidi” haline gelen Yüksel Akkök, kendisi gibi İstanbul’a göç eden babası Ziya Bey ile bugün Kartal Mezarlığı’nda buluştu.

*

Bugün Erzurum dışında yaşayan, bu topraklarda doğmuş, büyümüş, şekil almış, bir kıvama girmiş, kültürü ile beslenmiş, davul, zurna sesiyle tüyleri dikilen, burnunun direği sızlayan her Erzurumlu’nun memleket aşkıyla yandığı bir gerçek.

Yaşı 50’ye varmış insanlar, nasıl memlekete gelmek için fırsat kolluyor ise, emim de oğlu Metin ile birlikte yazın ortalarında sılai rahim yapmak üzere Erzurum’a geldiler.

*

Erzurum’a geldiğinde yeniden cana gelen, Köşk’te Hayro Baba’ya misafir olan, bir başka Dere Mahalleli Muammer Cindilli ile hasret gideren, Asrı Mezarlık’ta yatan anasını (Mesude) ve gardaşını (Babam Mürsel) ziyaret eden Yüksel Amcam’ın, Abdurrahmangazi Türbesi’nde yudumladığı çayın, Erzurum’da içeceği son çayı olduğunu bilemezdik elbet.

*

Son nefesine kadar babasının yanında olan oğlu Metin ve diğer çocukları tarafından babasının koynuna usulca defnedilen dünün deli dolu delikanlısı emim, ahirete intikal eden diğer Dere Mahalleli ve hatta Erzurumlular ile birlikte sizlerden bir Fatiha bekliyorlar.

Rabbim hepsine rahmet etsin, mekanları ve makamları cennet olsun.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.