Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 19°C
Az Bulutlu
Erzurum
19°C
Az Bulutlu
Cts 17°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 21°C

ERZURUM’UN HAKKINI YEMEYİN!

ERZURUM’UN HAKKINI YEMEYİN!
27 Mart 2021 16:38 | Son Güncellenme: 28 Mart 2021 16:31

KALKINMA ajansları, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı devlet kurumlarıdır, özel bir yapıları ve işleyiş şekilleri vardır.

Bölgesel nitelikli, biri birine komşu üç ya da dört şehirden sorumlu ajansların sekreterya işleri, bir genel sekreterin koordinasyonu ile yürür, bağlı illerin valileri de dönemler halinde kalkınma ajanslarına başkanlık eder.

*

Adından da anlaşılacağı üzere bölgesel kalkınmayı sağlamak amacıyla, son derece iyi niyetle, samimi duygular altında oluşturulan; hem özel sektör ve hem de kamu kesiminden gelecek “akılcı” projelere finansal destek sağlamayı hedefleyen kalkınma ajanslarına, zaman içinde FETÖ’cülerin hakim olması, diğer birçok işte olduğu gibi, burada işleri rayından çıkardı; ajanslar tarikat ve cemaat menşeli projelerin “onay makamı” haline geldi, “tarikat kasası”na dönüştü.

*

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra, atılan neşter ve yapılan operasyonlarla düzelme sürecine giren kalkınma ajansları, ne yazı ki geçirdikleri travmanın etkisini üzerlerinden atamadı, içe kapandı, daha çok kamu, özellikle de belediye orijinli, ekonomik kalkınmaya fazla katkısı olmayan, daha çok hizmet amaçlı “sıradan” projelere destek sağlar hale geldiler.

*

Bölgemizde, Erzurum’un da dahil olduğu, Bayburt ve Erzincan ile birlikte oluşturulan Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA), yine Kars, Iğdır ve Ardahan illerinin bağlı olduğu Serhat Kalkınma Ajansı’nın acaba göçün artan bir hızla devam ettiği, işsizliğin büyük boyutlara ulaştığı, ekonomik durgunluğun had sahaya vardığı bölgede kuruluş amaçlarına uygun çalışmalar yaptığı, istihdam oluşturacak projelere destek verdiği söylenebilir mi?

*

Son yıllarda gücü ve popülaritesinden çok şey kaybetse de, Erzurum’un bölgesinin merkezi şehri olma gerçeğini tarafsız hiçbir insan inkâr edemez.

*

Gerek toprak büyüklüğü, gerek nüfusu, gerek bir üniversite şehri olma özelliği, gerek ticaret merkezi konumunu koruyamıyor olsa da o kültürün izlerini taşıyor oluşu, Erzurum’u birkaç adım birden öne çıkartan değerleridir.

Hele Erzurum’un bir Büyükşehir olduğu gerçeğini aklıma bile getirmiyorum.

*

Bugün ister bitişikteki komşularımızda, ister çok daha öte illerde açılan üniversitelerin akademik kadrolarının önemli bölümünün Atatürk Üniversitesi tarafından sağlanmış olması bile Erzurum’u başlı başına özel kılan bir başka ayrıcalıktır.

*

Gerçekler böyleyken, en az 7 Bayburt ve en az 5 Erzincan büyüklüğünde olan Erzurum’un, bu iller ile KUDAKA nezdinde aynı tutulması, sürekli diğer illerin lehine bir seyir oluşturmuş, Erzurum ise payına düşmesi gereken dilimim belki beşte biri ile yetinmek zorunda bırakılmıştır.

Yüksek Seçim Kurulu’nun yaptığı son değerlendirmede; Bayburt’tan “bir”, Erzincan’dan da sadece “iki” milletvekilinin çıkacak olması, Erzurum’un hangi sıklette şehirler ile bir tutulduğunu gösteren verilerdir.

*

Gerek sosyal ve gerekse ekonomik gücünden çok şey kaybeden, kadim çarşıları birer birer atıl hale gelen, göç nedeniyle sermayesinin ve yetişmiş beyin gücünün önemli kısmını elinden kaçıran, ekilemeyen toprakları giderek çoğalan, köyleri boşalan, dolayısıyla yıldızı sönmeye yüz tutan Erzurum ekonomisi, yaşanan korona salgının yaşattığı durgunluk nedeniyle de neredeyse dibe vurdu.

*

Kışlalarında askeri, fakülte ve yurtlarında öğrencisi, çarşı, pazarında müşterisi kalmayan, dolayısıyla sessiz ve cılız bir şehir haline dönüşen Erzurum’da, soruna, sıkıntıya çözüm bulması, kamuoyu oluşturması gereken sivil toplum kuruluşlarının da devekuşu misali kafalarını kuma gömmüş olmalarının yaşattığı acı ve sızı dizlerimize vurdu, bizi kötürüm etti…

Böyle olunca da sürekli sollanan, sollandıkça sallanan ve gerilere düşen bir şehir halini almak, kaçınılmaz oldu.

*

Ancak, her şey bitmiş değil.

*

Yaşanan yığınla olumsuzluğa, vurdumduymazlığa, ilgisizliğe, bananeciliğe inat; birşeyler yapmaya, şehrin mindere yapışan sırtını doğrultmaya çalışan; kuyruklarını dik tutan, her türlü zorluğa katlanarak üretmeye çalışan, sorun ve sıkıntıların üstüne cesaretle giden bir avuç insanın varlığı, Erzurum’un umut ışığıdır, sigortasıdır, can simididir.

*

Günümüzde ne yazık ki, destek yerine köstek gören, yaptıklarına burun kıvrılan, her fırsatta eleştirilen ve hatta dualarda bile yer almayan o bir avuç insan, ayakta duracak gücü daha ne kadar bulabilir, bilinmez.

*

Oysa, maraton koşan bir atletin ciğerine, yediği yumruklara rağmen sarsılmayan bir boksörün direncine sahip, bilenlere, tanıyanlara varlıkları ile moral aşılayan o insanlara sahip çıkmak, Erzurum’a gönül vermiş her insanın asli görevi olmalıdır…

Öncelikle de Erzurum Basını’nın…

Tabi yürek yeter ve kalem de yazarsa!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.