Dolar 32,5435
Euro 34,8563
Altın 2.436,22
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 24°C
Az Bulutlu
Erzurum
24°C
Az Bulutlu
Per 23°C
Cum 20°C
Cts 21°C
Paz 21°C

MUZAFFER TAŞYÜREK HOCA’DAN CEVABI ZOR BULUNACAK SORULAR…

MUZAFFER TAŞYÜREK HOCA’DAN CEVABI ZOR BULUNACAK SORULAR…
5 Şubat 2019 20:31

TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı nüfus verilerini açıkladı. 2017’de 760 bin 476 olan Erzurum nüfusu, 2018’de 767 bin 84’e yükselmiş. Yani nüfus bu defa 7 bin 372 kişi artmış.

İlginç!

“Niye” derseniz…

Son 7 yılın değerleri göz önüne alındığında, Erzurum nüfusu 2011 yılından bu yana “ilk defa” artış göstermiş.

Sizce de ilginç değil mi? Göç nedeniyle gücünden çok şey kaybeden Erzurum’da, bu defa nüfus eksilmemiş, artmış.

Gerçi artış binde 9,6. Yani büyük bir oran değil. Ama bu oran eksilmeyi değil, çoğalmayı gösterdiği için önemli.

Bazı insanlar bu artışa farklı açılardan yaklaşmış, sorular art arda sıralanmış ve “Erzurum kütüğüne kayıtlı ne kadar nüfusumuz var”, “Nüfus artışının sebebi nedir, öğrenebilir miyiz”, “Fabrika mı kuruldu, refah düzeyi mi arttı”, “Bir milyon 500 bin Erzurumlu dışarılarda, gurbet hayatı yaşıyor” diye yazılmış.

Bir vatandaş da nüfusun artmasını; “7 bin 372 kişilik artış demek, bence planlı büyümenin ve şehirleşmenin, ekonomik politikalar ve yatırım seferberliğinin ve Türkiye genelinde üç yıl üst üste bütçeye göre en çok yatırım yapan birinci şehir seçilmemizin meyveleridir” şeklinde yorumlamış.

İbrahim Kiras diyor ki:

“Bazen tarihin de coğrafyanın da yükünü kaldırmakta zorlanırız. Dinin, vatanın, medeniyetin, kimliğin bir milletin omuzlarına yüklediği sorumluluk çok ağır gelir.”

ERZURUMLULUK, SORUMLULUKTUR

Ben bu düşünceyi Erzurum üzerinden  okumak istiyorum. Erzurumluluk bir sorumluluktur, hem de kimilerinin omuzlarının kaldıramayacağı derece bir ağır sorumluluktur.

Erzurum çok zor sınavlardan geçmiş, istilalara uğramış, yanmış, yakılmış, ama küllerinden yeniden doğmayı başarmış, her şeye rağmen, bağrından büyük kahramanlar, siyasetçiler, edipler, şairler, sanatçılar, ilim adamları, düşünürler çıkarmıştır.

Erzurum 1914’te, Cihan Harbinin başlarında vazgeçilmez bir kale olarak görülürken, 1916’da Halil Kut gibi kumandaları Bağdat-Kut’ul Amare’ye kaydırıldığından, hüviyeti olmayan bir şehir olarak görülmüş, düşmana terk edilmiş ve ağır bedeller ödemek zorunda bırakılmıştır.

Bu dönemde Kut zaferi kazanılıp, Bağdat savunulurken Erzurum elden çıkmıştır.

Erzurum’un bir kale olmadığını varsayarak düşmana terk edenler, Ruslar’ın bir anda Erzincan’ı, Bayburt’u Gümüşhane’yi, Trabzon’u işgal edip Sivas kapılarından Anadolu içlerine yürüyeceğini anlayınca ,Arap topraklarında savaşan komutanlar Erzurum önlerine yığılmış, bu defa da Suriye elden çıkmıştır.

Abdülhamid Han, hepimizin ezberinde olan “Erzurum önemlidir. Erzurum düşerse Anadolu düşer” sözünü elbet boşa söylememiştir.

BÜYÜK İDDİALARIMIZ VAR BİZİM

Büyük iddialarımız var bizim. Erzurum her yönden önemlidir. Kültürü, ekonomisi, şehir yapısı insanı ile kıymetli bir şehirdir. Bu şehir üzerinde kültürle, sosyolojik ve ekonomik  zaaflar oluşturulması demek, Anadolu coğrafyasını zaafa uğratmak ile eş anlam taşır. Birinci Meclis’te, Lozan görüşmeleri esnasında Mustafa Durak Sakarya ve Hüseyin Avni Ulaş, Meclis Kürsüsü’nden şöyle seslenmişlerdi:

MUSUL’U VERİRSENİZ, SINIR ERZURUM’DUR.  Musul ve Erzurum biri birinin hinterlantıdır.

Ermeniler’in, hayalini kurdukları Büyük Ermenistan Devleti’nin sınırları içine Erzurum’u dahil ettiklerini biliyoruz

Yine bölücü hainlerin kurmayı hayal ettikleri Kürdistan sınırları içinde Erzurum yer almaktadır.

Erzurum’un nüfusunun artışına sevinirken, bu artışın köklerine iyi bakmak lazımdır.

Kimlerle bu şehrin nüfusu artmıştır?

Erzurum’un kültürü nasıl değişiyor?

ÇEVRENİZE İYİ BAKIN

Toplumdaki davranışlar, cadde ve sokaklardaki konuşma üslubundan, hal ve hareketlere, saç kesiminden, tıraşımıza, giyim şekillerinden, evlerimizin tanzimine, yemek kültürüne, cenaze adetlerine, taziye evleri ve çadırlara, düğünlerdeki ki halaylara, bayram ziyaretlerine, toplu taşıma araçlarındaki davranışlara, ticari kimliklere, pazar yerlerindeki esnaf profiline, hastanelerdeki yoğun kalabalıklara iyi bakmak ve ona göre bir tahlil yapmak gerekir.

Bizim davamız büyük, savunuruz-savunamayız. O ayrı. Gösterdiğimiz zafiyet, davanın ufak, hedefin aksak olduğu anlamı taşımaz.

Bizim davamız Erzurum’dur, Erzurum davasıdır.

Erzurum Anadolu’nun kapısıdır. Erzurum demek Anadolu demektir. Bu sebeple Erzurum için yazmaktan, konuşmaktan tartışma içine girmekten kaçınmayız, uzak durmayı sevmeyiz, hele “bize ne” demeyi hiç bilmeyiz.

Bu yolda bir elin parmakları kadar insan kalsak da,  pes etmeyi düşünmeyiz.

Erzurum bizim kaderimiz. Alın yazımız, sevdamız. Allah bizi bu coğrafya da yarattı. Doğduğumuz, doyduğumuz mensubu olmaktan onur duyduğumuz bir mübarek belde.

Erzurum için mücadele etmek, bizim kaderimizdir.!

Erzurumlu olmamız, bizim tayin ettiğimiz bir seçenek değildir. Bu bir kaderdir. Ondan kaçamayız. Bu amaçla yazarız, konuşuruz.

Dolayısıyla bu şehir üzerinde kimlik operasyonu yapılmasına tahammülümüz yoktur.

KİMLİĞİN ZEDE ALMASI BİZİ ÜZER

Bu şehrin Türk kimliğinin zede almasından üzüntü duyarız. Yüreğimiz sızlar.

“Şehir imar ediliyor, güzelleşiyor, cazibe merkezi haline geliyor” güzellemelerine mesafeli dururuz. Bu coğrafyada Dadaş ruhunun kaybolmasına, dejenere olmasına sebep olacak huşuları dile getiririz. Kendimizle birlikte coğrafyamızı ayakta tutmaya, gönül bağı kurduğumuz herkesi ayakta tutmaya çalışırız.

Bu coğrafya, siyasi genetik, tarihsel hafıza, bir kimlik, nesilden nesle, kuşaktan kuşağa geçen bir görev, bir sorumluluk yükler omuzlarımıza. Benliğimiz, idrakimiz budur. Kültürel kimliğimiz ve tarihimiz budur. Coğrafya aidiyetimiz budur. Bu. Dadaşlık duruşu ve ruhudur.

Erzurum’a çevre il ve ilçelerden gelen insanlar, kendi kültür, ahlak ve sosyal alışkanlıklarını da beraber taşıyorlar.

Dikkat ederseniz, şehrin kültürünün giderek kaybolduğunu görürsünüz.

Tarihi eserlerin çevresinde, Abdurrahman Gazi Türbesi’nde türeyen çocuklar, şehri gezmeye gelen misafirlere üç-beş lira karşılığında uyduruk hikâyeler anlatıyorlar.

Çok büyük bir kültürel tehditle karşı karşıyayız. Çevremizde Erzurumlu olmayan Erzurumlular türüyor. Böyle giderse bu şehirde en çok yirmi sene sonra, birkaç tarihi eserden başka Erzurum adına bir şey kalmayacak.

Erzurum’un tarihi misyonunu şahsi ikbal ve ihtiraslarına kurban edenlere ve bu konuda duyarsız kalanlara bugün tarihin yükünden, coğrafyanın sorumluluğundan, içtinap eden, yorulanların, zorlananların, Erzurum adına ağır bir veballe karşı karşıya oldukların hatırlatmanın tarihi bir görev olduğunu düşünüyorum

Erzurum’u yalnız ve kaderiyle baş başa bırakırsanız, belki çok süslü cazibeli bir kentiniz olabilir, ama bir Erzurum’unuz olmaz.

Küçük çıkar hesapları yaparak, öfkeyle, küskünlükle, ya da sudan bahanelerle Erzurum ve Erzurumluluk mücadelesinden yüz çevirmek, büyük bir vebaldir, Erzurum’un stratejik, tarihi, kültürel misyonunu anlamamak demektir.

Herkes “ne kadar Erzurumlu” olduğuna bir daha baksın ve öz eleştirisini yapsın.

Bakalım anafikir ne olur?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.