Dolar 32,5195
Euro 34,7843
Altın 2.502,09
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 20°C
Az Bulutlu
Erzurum
20°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 19°C
Pts 19°C
Sal 23°C

O SOKAK, O İSME HİÇ YAKIŞMADI

O SOKAK, O İSME HİÇ YAKIŞMADI
12 Ekim 2020 21:58 | Son Güncellenme: 13 Ekim 2020 07:06

UZUN yıllar Erzurum’un kültür ve sanat hayatına önemli hizmetler yapan, 80 yıllık ömrüne çok şey sığdıran, doğduğu evde ölme bahtiyarlığı yaşayan Erzurum Halk Oyunları Türküleri Turizm Derneği’nin “efsane” Başkanı Sebahattin Bulut’un isminin, ölümünden 15 yıl sonra, neredeyse önünden bile geçilmeyen, hareketsiz, “sıradan” bir sokağa verilmesi nasıl karşılanır, nasıl yorumlanır, nasıl değerlendirilir bilemem ama, ben Sebahattin Bulut Sokağı’ndan utandığımı, mahcubiyet duyduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.

Yaşadığı yıllarda, “Erzurum kültür ve sanat hayatı” dendiğinde ilk akla gelen isimlerden birisi olan; konusunun uzmanı, bilen kişisi sıfatıyla toplantılarda, radyo-televizyon programlarında memleketini büyük bir ciddiyet ve olgunluk içinde anlatan Sebahattin Bulut’u bugün çoğu insan bilmez, bilenler hatırlamaz, sadece hatırlayan bir küçük azınlığın hafızasında anılar, davul, zurna sesleri, teey tey naraları ile canlanır, tazelenir, işte o kadar!

ÖLÜMÜNDEN 15 YIL SONRA HATIRLANDI!

Kendisi gibi, doğduğu ev ve mahallesi de kayıtlardan ve hafızalardan neredeyse silinen Sebahattin Bulut’un ismi, ölümünden 15 yıl sonra hatırlanmış, bir sokağa verilmiş, lütfedilmiş. Allah böyle bir düşünceyi eyleme dönüştürenlerden, eksikliği giderenlerden razı olsun!

Aslında incelik gösteren, eksiği gören ve gideren şehrin yöneticilerine, belediye başkanlarına teşekkür etmek lazım gelir.

Ancak, önce Sebahattin Bulut’u ve onun yaptıklarını bilip, anlamak; ona göre bir yargıya varmak…

Bunun için de “babasının isminin bir ara sokağa ad olarak verilmesine içerleyen” Serdar Bulut’un anlatımlarına, yazdıklarına, sitemlerine göz gezdirdikten sonra karar vermek daha doğru olur diye düşünüyorum.

BEN DE UTANDIM, MAHCUBİYET DUYDUM

Sevgili Serdar’ın yazdıklarını aktarmadan önce ben de öyle bir sokağa Sebahattin Ağabeyi’nin isminin verilmesini yadırgadığımı, yakıştıramadığımı, onun manevi varlığı karşısında mahcubiyet duyduğumu ve hatta utandığımı özellikle belirtmek istiyorum.

Memlekete kültür hizmetini her şeyin önünde tutan, kimseye eyvallah etmeyen, maddi bir menfaat beklemeksizin hareket eden Sebahattin Bulut bakın neler yapmış.?

Oğlu Serdar Bulut’un anlatımını özetliyorum:

NELER YAPMIŞ, İYİ BELLEYİN

“Seksen yıllık ömrünün 60 yılını hiçbir karşılık beklemeden bu şehrin kültür ve sanat hayatına adayan, ürettiği eserlerle sahnelerde Erzurumlu’yu tiyatro ve müzikallerle buluşturan, radyofonik ve kurtuluş temalı oyunları ile her kurtuluş gününde göz pınarlarımızı buğulandırıp, gönlümüzü milli heyacanla dolduran, Erzurum evliyaları ve menkıbelerini, gelenek ve göreneklerimizi ekranlar ile buluşturan, yazdığı makaleler ve çıkardığı dergiler ile kültür hayatımızın çiçeklerini sulayan, Aziziye ve Bayrak Anıtları’nın yapımı için oluşturulan tertip ve yapım komitelerinde aktif olarak çalışan, Anıtlaşan Aziziye isimli kitabı şehir halkı ile buluşturan, dernek bünyesinde oluşturduğu yurttan sesler korosunu Erzurum Radyosu’na kazandırarak bir çok sanatçımızın ülke çapında tanınmasına vesile olan, 10 plaklık Erzurum türküleri seti ile türkülerimizin halka mal olmasını sağlayan, Erzurum folklor ve kültür hayatının değerlerini gençlere aktarmak için oluşturduğu çocuk ve gençlik korolarının yanında, kadın ve erkek barlarımızı binlerce genç ile ücretsiz buluşturup, bağlama sanatçıları, ses sanatçıları ve folklorcüleri topluma armağan eden, çoğu derneğe nasip olmayan bir binanın yapımında arkadaşları ile büyük gayretler gösterip, derneği kendi malı binasında hizmet verir hale getiren, Erzurum’a ait ne varsa araştırıp, derleyip toparlayan, hiçbir telif ve kazanç düşüncesi gütmeden 5 kitabı kültür hayatımıza kazandıran, bunları yaparken sevdalı olduğu ve nazlı geline benzettiği Erzurum’da 80 yıl aynı mahalle, aynı sokak ve aynı evde yaşayıp, rahmete kavuşan, Yayla Bulutu diye adlandırılan sevgili babamın adı, Cumhuriyet Caddesi’nde bir ara sokağa verilmiş!

Erzurumda başka cadde, bulvar ve kültür merkezleri bulunamadığı için, ölümünden ‘sadece 15 yıl sonra’ Yakutiye Belediyesi’nin uygun gördüğü 5 -6 numaratajı olan, çok kullanılmayan ve pek bilinmeyen bir ara solak ile gösterilen vefa, çok yükseklerden bir alıcı kuş gibi Erzurum’a bakan Yayla Bulutu’nu etkilediğini hisseder gibiyim.

Bu konuda gayret gösteren dernek başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile Yakutiye Belediye Başkanı ve meclis üyelerine teşekkür ediyorum.”

Sosyal medya sayfalarında duygu ve düşüncelerini “Bir ara sokak tabelası ve Yayla Bulutu Sebahattin Bulut” başlığı altında sıralayan Serdar Bulut’un yazdığı daha çok şey var.

Biz bu kadarı ile yetinelim istedik.

YERİ DOLDURULAMAYAN NİCE İNSAN VAR

Yeri doldurulamayan, bundan böyle de doldurulması çok da mümkün görülmeyen Sebahattin Bulut başta olmak üzere, bu şehrin dününde gelecek için çabalayan, kalkınma adına gayret gösteren, büyük mücadeleler veren, Erzurum’a değer katan, şehri marka haline getiren, şimdilerde ise esamileri bile okunmayan, unutulan, unutulmak üzere olan o güzel, o ince ruhlu, o naif insanları hatırlamak, isimlerini caddelere, sokaklara, okullara, eğitim kurumlarına vermek, vefa borcu ödeme açısından elbet güzel.

Ama öyle olsa ki, çalınan ıslık ürkütülen kurbağaya değse, yani alınan karar ve uygulamalar gören, duyan herkeste hayranlık uyandırsa, gönülden kopan alkışların tümünü o kararları alanlar toplasa, dualar, minnet ve şükran duyguları hep o adreslere, o makamlara gitse.

SORUMU TEKRAR EDİYORUM

Yoksa, kentsel dönüşüm nedeniyle evlerin çoğunun yıkıldığı, ortadan kaldırıldığı, iş görmez, işer yaramaz hale gelen, postacıların bile bulmakta zorlandığı sokaklara birilerinin ismini vermek, ne vefa duygularını kabartıp, köpürtür, ne de borç ödediğini sananları mutlu ve bahtiyar eder.

Yazının başına dönersek eğer…

Sorumuzu yineleyelim:

“Sıradan bir sokağa çok değerli bir halk veya devlet adamının, bir kültür insanının ismini verenlere, o insanı ölümünden 15 yıl sonra hatırlayanlara teşekkür edilmeli mi?”

Karar sizin.

Son söz: Değer verin ki, değer göresiniz!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.