Dolar 32,5969
Euro 34,7289
Altın 2.496,30
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 19°C
Az Bulutlu
Erzurum
19°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 20°C
Sal 22°C

PKK’LI TERÖRİSTLERLE SİLAHLARIN GÖLGESİNDE SÖYLEŞİ!

PKK’LI TERÖRİSTLERLE SİLAHLARIN GÖLGESİNDE SÖYLEŞİ!
5 Ağustos 2019 12:39

YIL 1985, tam 34 yıl öncesi…

Gazeteciliğin iyi-kötü yapıldığı yıllarda, 7-8 ay kadar Milliyet Gazetesi Erzurum Bürosu’nda sorumluluk aldım, görev yaptım.

Genç bir büro şefi olarak o günlerde istiyorum ki, her yerde ben olayım, her haberin altına imzamı atayım.

Cep telefonu yok. Dijital teknoloji henüz hayatımıza girmemiş, her biri en çok 36 kareye sahip makara filmleri kullandığımız fotoğraf makineleri ile çalışıyoruz. Haberlerimizi teleks’te yazıyor, İstanbul’a öyle servis ediyoruz.

Yani bugünün imkanları ile kıyaslanmayacak kadar demode bir sistem içinde en iyiyi, en güzeli bulmaya çalışmak, takdir edersiniz ki, kolay değil elbet.

GENÇLİĞİMİZ VAR/DI 🙂

İmkanlar kısıtlı ama, Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi, gençliğimiz ve heyecanımız var.

Zorluklar da vız geliyor bize, aşılmazmış gibi gözüken engeller de.

Öncesinde Hürriyet Haber Ajansı’nda (hha) çalışmış, orada başlamışım gazetecilik yapmaya.

Mesleki altyapımız fena değil yani.

Milliyet’in Erzurum Bürosu, hha Erzurum Bürosu’na göre çok daha vasat. Ekip adına kimse yok. Bugün dha Büro Şefi olan, o günlerde bıyıkları yeni yeni terlemeye başlayan Turgay İpek; bir o var büroda, bir de Turan Durdağ ağabeyi.

Her neyse, yeni bir ekip oluşturduk, Ahmet Kaya ve Yalçın Bayer’i takviye ederek çalışmaya başladık.

İstanbul tarafından “ölü” gözüyle bakılan Erzurum Bürosu’ndan giderek haberler fışkırmaya başladı.

Öyle ki, Milliyet’in sür manşetine yer alıyor, birinci sayfa haberlerimizle caka satıyoruz.

O yıllarda İran’da katı bir molla rejimi var ve işbaşındaki kişiler, bize çok da sıcak bir gözle bakmıyor.

İran’ın ülkemize yakın sınır bölgesinde PKK’lı hainlerin kamp kurmalarına göz yumulmuş.

Dağlık araziden gidiş-gelişler olduğu biliniyor.

GÖRÜŞMEYİ ÇOK İSTİYORUM

İsterseniz “delilik” deyin ama, PKK’lılar ile görüşmek çok istiyor, adeta can atıyorum.

Böylesi bir ağustos zamanında Doğubeyazıt’a gittik. Yanımda işe yeni başlayan Yalçın Bayer de var.

Dağlarda dolaşırken rastlaştık PKK’lılarla.

Ağrı Dağı’nda, kayalıklar arasında, silahların gölgesinde söyleşi yaptık.

Ben konuşuyorum, Yalçın fotoğraflarımızı çekiyor.

Müthiş bir duygu ve heyecan.

Söyleşiyi tamamladık, geri döndük, malzemeyi uçakla İstanbul’a gönderdik.

BİRİNCİ SAYFA BİZE AYRILMIŞTI

20 Ağustos 1985 tarihli Milliyet’in birinci sayfası deyin ki, bizim haberimize ayrılmıştı.

Haberin keyfini çıkartamadan, aynı gün Ankara’ya, Genel Kurmay’a çağrıldım.

Dönemin Askeri İstihbarat Daire Başkanı, sonrasında oramiralliğe yükselen ve Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak ülkeye hizmet veren,  Koramiral Vural Bayazıt benimle görüşmek istiyormuş.

Yine böyle bir Kurban Bayramı arefesiydi.

Genel Kurmay Karargahı’na vardım. Önüme düşen görevliler, beni Vural Paşa’nın makam odasına kadar götürdüler.

Az sonra odada, beni beyaz elbiseleri içinde ayakta karşılayan Vural Paşa’nın karşısındaydım.

Onun güven veren hali, babacan tavrı ve sempatisi, tedirginliğimi bir anda yok etti.

Çay içtik, sohbet ettik, Ağrı Dağı’na nasıl gittiğimizi, nelerle karşılaştığımızı kendisine anlattım.

Aynı bilgileri, daha sonra bir araya geldiğimiz 10 kadar albaya da aktardım.

HEM GAZETECİLİK YAPMIŞ, HEM DEVLETİMİZE SAHİP ÇIKMIŞTIK

Mutluydum.

Hem güzel bir habercilik örneği vermiş, hem de PKK’lı hainlerin sınırları nasıl aştığını deşifre ederek, ülke güvenliğine önemli katkılar yapmıştık.

Vural Paşa teşekkür etti, el sıkıştık ve Erzurum’a geri döndüm.

Bu olayın üzerinden tam 34 yıl geçmiş, o 34 yıl doğrusu çok da çabuk geçmiş.

Bir “zafer ayı”nı yine birlikte yaşıyoruz.

Benim için de “ayrı bir zafer” ayı niteliğinde olan, 31’inde dünyaya geldiğim bu ayda, gazete arşivlerinde rastladığım bir güzel anıyı sizlerle paylaşayım istedim.

Umarım gazetecilik yapma arzusunda olan genç arkadaşlara, yaşadıklarımız ve yazdıklarımız katkı sağlar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.