Dolar 32,5700
Euro 34,8716
Altın 2.435,57
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 24°C
Az Bulutlu
Erzurum
24°C
Az Bulutlu
Per 23°C
Cum 20°C
Cts 21°C
Paz 21°C

SEKMEN BAŞKAN UNUTTU GALİBA

SEKMEN BAŞKAN UNUTTU GALİBA
26 Şubat 2018 18:24

FARKINDAYIM ‘Kent Müzesi’ konusunu üçüncü kez yazıyorum.

İlkini bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler zamanında,

İkincisini 11.Ekim.2016 tarihinde yazmıştım.

Son yazımda Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e seslenerek, demiştim ki;

“Geçmişi 6 bin yıl öncesine dayanan Erzurum, değişik uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Erzurum, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir şehirdir. Kış turizminin cazibe merkezlerinden biri olan Erzurum, saymakla bitmeyen tarihi ve turistik zenginliğe sahiptir. İki üniversitenin bulunduğu, binlerce öğrencinin eğitim öğretim gördüğü bu şehrin önemli ihtiyaçlarından biri de kent müzesidir.”

Bu yazının akabinde yanılmıyorsam Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığından bir yetkili aramış ve bu önerinin Başkan Sekmen tarafından dikkate alınacağını müjdelemişti.

Ancak, aradan yaklaşık 1,5 yıl geçmesine rağmen kent müzesi ile ilgili bir gelişme olmadı, olduysa da ben duymadım.

Haliyle ‘unutuldu’ diye düşünmeye başladım ve sevgili başkana bir hatırlatma yapmak istedim.

KENT MÜZESİ NEDİR

Kent müzeleri, kuruldukları kentin bellekleridir.

Kent müzeleri, elimizden kayıp giden her türlü bilgi ve belgenin derlenip toplandığı, bir kentin yaşam serüvenini, tarihsel ve kültürel birikimini ziyaretçileriyle paylaşan, yeni kuşaklara aktaran kurumlardır.

Kent müzeleri, kentli bilincini oluşturan ve kentte yaşayanlar arasında aidiyet duygusu yaratan ortamlardır.

Kent müzeleri, bir kentin bir bütün olarak tanıtımına katkı sağlayan, yeni yaşam alanları oluşturulan önemli mekânlardır.

SAYIN BAŞKAN

Bildiğim kadarıyla Kayseri, Gaziantep, Antalya, Bursa, İzmir, Mardin, Adana, İzmit, Malatya ve Samsun’da kent müzesi kuruldu.

Geç kaldık ama sıra Erzurum’a geldi

Kentsel dönüşüm projesi kapsamında Erzurum Kalesi ile Üç Kümbetler’in çevresi açıldı.

Böylece müzenin yeri de hazırlanmış oldu.

Geriye kala kala karar vermek kaldı.

Selefiniz yapmadan gitti.

Dilerim kent müzesi konusunda bir hayal kırıklığı da siz yaşatmazsınız.

CENAZE BAŞINDA OKUNAN ŞİİR

Şair, yazar ve kitap eleştirmeni Cazim Gürbüz ‘Aşk’a Zum’ isimli yeni bir kitap yayınladı. Çok sayıda gerçek, ilginç, çarpıcı aşk öykülerinin yer aldığı bu kitapta, aşk bağlamında şimdiye kadar duyulmayan ve bilinmeyen birçok bilgi yer almakta ve yüzlerce aşk özdeyişi bulunmakta. Bir solukta okunacak bu kitapta, ölen bir kadının ardından yazılmış bir şiir ilgimi çekti. Okurken çok duygulandığım bu şiiri ve öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim.

MUSALLA TAŞINDA SEVGİLİYE ŞİİR

Bayburtlu Celâli’yi duymuşluğunuz var mı?

Bayburtlu değilseniz, yoktur ya da devede kulaktır bildiğiniz. Celâli, Bayburt’un Tahsini köyündendir. Çobanlık etmiştir o köyde. Yokluk içinde hayat sürmüş, kendi deyimiyle “Üç kot arpa, beş kot çavdar ekmiş” onunla geçinmeye çalışmıştır.

Celâli’nin ününü artıransa ölen karısına yazdığı şiirdir. Yokluğu paylaştığı, derdini çok çeken, çok sevdiği karısının ölümü, derinden sarsmıştır Celâli’yi. Karısının tabutu musalla taşına konur, cenaze namazı kılınır, helallik alınır, Celâli seslenir Hoca’ya:

Hoca dur hele, sıra bende, karıma diyeceklerim var!

Hoca, başkası olsa tersleyecektir. Fakat bilir Celâli’yi, Sünür medreselerinde dini bilimler tahsil ettiğini bilir, bir gönül adamı olduğunu, Sümmani’nin ona “Aşkın Nehri” dediğini bilir, boynunu büker, “peki” der. Celâli “Ağıt” adlı şu şiiri doğaçlama olarak orada söyler:

Ev bark etmek için tenli mereği

Düzüp koşmak için tepir eleği

Şu kavdan yaptığın tecir tereği

Divan-ı Bâri’ye yadigar götür

*

Elinde ördüğün çöpür ağını

Kahan eylediğin kelem bağını

Şu kabal biçtiğin sap orağını

Al ulu Tanrı’ya bergüzar götür

*

Yetim gömleğini diken iğneyi

Her gün yal verdiğin topal ineği

Ayran topladığın şu ak küleği

Mahşer yığnağına sakla, sar götür

*

Üç god arpa, beş god çavdar ekerdik

Kesmik ekmeğine hasret çekerdik

Namertlere ağu, merde şekerdik

Sözünü tekrar et iftihar götür

*

Ele kısmet balsa bize pay taştı

Yokluktan derdimiz deryalar aştı

Açlıkla uğraşmak hayli savaştı

Çektiğin mihnetten ah ü zâr götür

*

Yetim kalmış idin emzik tavında

Gamınla kardeştin gençlik çağında

Bir gül yeşertmedin vuslat bağında

Gönül yaraların beraber götür

*

De ki Kadir Mevlâm bize ilişme

Dünyada sızıyan çıbanı deşme

Celâli Baba’dan sorma, söyleşme

Bu dertli çobandan selam var götür

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.