STK’LAR ERZURUM’DA NE İŞ YAPAR?

ERZURUM, bulunduğu coğrafyanın şüphe yok ki, en büyük, en gelişmiş merkezi kenti.

Çok sayıda sivil toplum kuruluşunun, kamu temsilciliklerinin, bölge müdürlüklerinin bulunduğu Erzurum’da, bana sorarsanız ciddi bir başıboşluk ve adamsendecilik yaşanıyor.

***

Bu iddiama katılmayabilirsiniz, saygı duyar, ancak bazı sorular sormaktan da alamam kendimi.

“Mesela” derseniz, sıralarım bir çırpıda çoğunu.

***

Diyelim ki, “Erzurum’da, Ticaret Borsası (ETB) yok!”

Hani “mesela” dedik ya…

Ne kaybeder Erzurum, hangi kolu veya bacağı eksik kalır memleketin?

***

Hele de, Hakkı Hınıslıoğlu’nun yerine kısa zaman önce seçilen, seçim öncesinde koca koca laflar etmiş yeni başkan ve saz arkadaşları orta yerde duruyorken!

***

“Her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli vardır” sözünü hepimiz biliriz.

***

Ancak gördüğüm kadarıyla mevcut ETB yönetimi,  bırakın yemeyi, yoğurdu yüzüne, gözüne bulaştırmış, dolayısıyla o çok eleştirdikleri Hakkı Hınıslıoğlu dönemini aratır hale gelmişlerdir.

Kutluyorum kendilerini!

Demek ki neymiş, lafla peynir gemisi yürümüyormuş.

***

Geliyorum ETSO’ya!

***

Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’nın alın yasal belgeleri tanzim etmekle görevli birimlerini bir yana…

Ne işe yarar mesela, ETSO Meclisi?

***

Bugüne kadar, ki en az 20 yıllık bir geçmişten söz ediyorum; ETSO Meclisi acaba hangi meseleleri gündemine almış, Erzurum’un, hangi önemli sorun ve sıkıntılarına çözüm bulmuş, ya da bulunması yönünde gayret göstermiş?

***

Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemden çıkabilme adına kafa patlatıldığı şu günlerde, ETSO yönetimleri, meclis üyeleri acaba gerek ülke adına, gerekse Erzurum için ne tür çareler üretmekle, hangi reçeteleri hazırlamakla meşguller?

Yoksa pek sayın yöneticiler, kendi gemilerini sağ, salim limanlara yanaştırabilmenin hesabı içindeler mi?

***

Aklıma gelmişken sorayım:

Ne oldu şu üniversite işi, var mı bir bilen?

Gelinen son noktayı söyleseler, bizler de öğrensek.

***

Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği’ne de (ESOB) aynı soruyu yöneltiyorum!

***

Aslında soru yönetmekle-yönetmemek arasında bir fark yok, biliyorum. Ama ayrım yapmamak lazım!

ESOB çatısı altında toplanmış herhangi bir meslek odasının, üyelerinin yaşadığı sorun ve sıkıntılardan acaba hangilerini çözmüş, ya da çözebilmiştir.

Veya aynı oda yönetimleri, meslek örgütlerinin sorunlarının neler olduğunu biliyorlar mıdır, zannetmiyorum!

***

Aslında sorgulanması, varlıkları mercek altına yatırılması gereken o kadar sivil toplum kuruluşu (STK) var ki, Erzurum’da sayamazsınız.

Bizim gazeteciler cemiyetleri örneğin…

***

Çoğunun istikbali pek de parlak olmayan, maddi-manevi sıkıntı ve yalnızlık çeken, mesleki bilgi ve birikime ihtiyaç duyan genç gazetecilerin omuzlarına basarak yükselen ve protokolün arka sıralarında yer işgal etmeyi “marifet” sayan, “bizimmiş gibi gözüken, ama bizimle hiçbir duygusal bağı olmayan” örgütler ne işe yarar?

***

Yeri geldiğinde istismardan kaçınmaksızın, “istişare sünnettir” diyen sayın yöneticilerimizin aklına bugüne kadar hiç üyelerle istişare etme, meseleleri tartışma, yeni hedefler belirleme; haydi geçtik bunları, kaynaşma adına bir bardak çay içme düşüncesi gelmiş midir?

***

Yazıldığında, söylenildiğinde, belki eleştirildiklerinde “alınganlık gösteren pek muhterem başkanlarımız ve onların değerli çalışma arkadaşları”nın, bu konularda söyleyecek “bir çift” dahi olsa sözleri var mıdır, cemiyetleri mesela nereden almış, hangi faaliyet ve girişimleri ile  nerelere taşımışlardır?

Kim bilir belki de yukarıla taşımamış, çukura da yuvarlamış olabilirler; bilemeyiz ki!

Kendilerine kulak vermekten büyük mutluluk duyacağımı bilmelerini isterim!

***

Erzurum’un sosyal ve ekonomik hayatının mutlaka canlandırılması gerekiyor.

***

Önce önemli bir gerçeğin altını çizmekte yarar var:

Erzurum, Ak Parti iktidarlarından “en çok” parayı alan iller arasında geliyor.

***

Öyle olmasa, bir Palandöken İlçe Belediyesi, nikah sarayı için, 22 trilyon lirayı gözden çıkartabilir mi?

Bugün “ekonomik getirisi olmayan” sportif yatırımlara 700 trilyon lira nereden gelmiş olabilir?

***

Belediyelerin sözde yatırımları, makina parkları için harcama ve taahhütleri…

Bakıldığında hepsi para ve Erzurum, Ak Parti İktidarı’nın “ayrıcalıklı” illeri arasında sürekli yer almış.

***

Ama o paralar ne acı ki, akılcı harcanamamış, doğru yerlerde kullanılamamış.

Bu yüzden Erzurum’dan kaçış başlamış, göç önlenemez şekilde artmış.

***

Başka konular da var elbet…

Bazı işlerde, örneğin “hibe kredi” konularında “yetersiziz” demiyorum, çok da bir şey bilmediğimizi itiraf etmenin zamanının geldiğine inanıyorum.

***

Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere, çeşitli iç ve dış kaynaklardan temin edilen  hibe kredilerden, Güneydoğu illerinin, geçin ilçeleri, köylerinin bile aslan payını kaptığı bilinen bir gerçekken, bu konuda güya deneyimli bir kuruluş olan Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA) ne yapıyor dersiniz?

***

KUDAK’nın neler yapmayı planladığı, Erzurum adına hangi önemli projelerle ilgilendiğini şu seçim döneminde kamuoyu ile paylaşması gerekmez mi acaba?

***

Türk Lirası, yabancı baralar karşısında değer kaybetti.

Bu, Erzurum gibi, kalkınma yolunda hamle yapmak isteyen şehirler açısından bir avantaj olabilir.

Bir; ihracat yapılabilir, becerebilirseniz…

İki; turizm sektörü canlanır, turist getirebilirseniz.

***

Denilebilir ki, “kış turizminde o canlılık yaşanıyor…”

İtiraz etmem!

Ancak, “memleketin kış turizminden kazancı nedir, hangi esnaf kış turizmi sayesinde kalkınabilmiştir?” diye sormaktan da alamam kendimi.

***

Erzurum bir kültür ve medeniyet şehri.

Dolayısıyla Erzurum’un bu yapısına uygun adımlar atılmalı, 4 mevsim turizm hareketliliği mutlaka sağlanmalıdır.

Tabi Atatürk Üniversitesi’nin takibindeki Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) Projesi de mutlaka ve mutlaka akılda tutulmalıdır.

***

Erzurum’a kalkınma yolunda hamle yaptıracaksa…

Devam eden önemli projelerin ivedilikle tamamlanmasına, pek tabi ki, kaynakları israf etmeyen ve akıllı kullanan aklıbaşında yöneticilere, dolayısıyla  becerikli belediye başkanlarına ihtiyaç var.

***

Bu nedenle 31 Mart tarihi, dolayısıyla sandık çok önemli.

Tabi adaylar da!

***

Bu arada; Kimse Hasan-i Basri’yi unuttuğumuzu da zannetmesin!