Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 20°C
Az Bulutlu
Erzurum
20°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 19°C
Pts 19°C
Sal 23°C

10. YÜZYIL’DAN GÜNÜMÜZE MESAJLAR

10. YÜZYIL’DAN GÜNÜMÜZE MESAJLAR
18 Ağustos 2016 19:13

 

 

karahanlılar

TARİH’İ nasıl alırsınız?

Pardon nasıl okursunuz demeliydim.

Hikayecilik, nakilcilik, salt bilgi(bilimsellik), mukayeseli tarih,belgeler ve belgeseller..

Hangi tarihi daha çok seversiniz?

Osmanlı Tarhini mi? Selçuklu Tarihini mi? Asya Türkleri, İslam Tarihi vs..

Karahanlılara ne dersiniz? Karahanlı tarihini okudunuz mu? Merak ediyor musunuz?

Kim mi Karahanlılar?

 Orta Asya’da kurulmuş bir Türk devletidir. Kurucusu Bilge Kül Kadir Han’dır.

10 yüzyılın ortalarında Orta Asya’da kurulan bu ilk Müslüman Türk devleti, bugün Anadolu’da yaşadığımız Türk-İslam kültürüne kaynaklık eden, düşünce ve ruh dünyamızın temellerini atan birçok, alim, ülema, fukaha, ahlakçı, edip, tasavvuf ehli zatların yetişmesine ,eser vermelerine, korunmalarına ve teşvik edilmelerine destek vermiş, zemin hazırlamıştır.

Biz hep Osmanlı ile, Selçuklu ile övündük. Bu konuda haklı sebeplerimiz var.

Fakat Ahmed-i Yesevî ve Divan-ı Hikmet’i, Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-Türk’ü, Edip Ahmed’i Atabetü’l- Hakayık’ı,Yusûf Has Hâcib’in  Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi)’nin Karahanlılar zamanında yazıldığını, Farabi’nin, İbni Sina’nın ve daha onlarca bilginin o dönemden günümüze ışık tutan, ruh köklerimizi aydınlatan eserler verdiğini biliyor musunuz?

Bu ilk yazımda Yusûf Has Hâcib’in  Kutadgu Bilig isimli eserinden Devlet adamları(yönetenler ve yönetilenlerle) ilgili birkaç sözünü paylaşmak istiyorum;

Yusûf Has Hâcib’e göre Türk idare anlayışının, idare edenlerde ve tabiî en başta hükümdarda görmek istediği önemli özellikler arasında sabırlı ve sakin olmak ile, bunun tabiî neticesi olarak ihtiyatlı bulunmak ve ihmalkârlık etmemek de yer almaktadır. Yusuf bu hususu da şu sözleri ile ortaya koyar: “ Hükümdar işlerinde asla iveklik (acelecilik) etmemelidir, sabırlı ve sakin olmalıdır. Acelecilik bir korkunun neticesidir ve eğer bu da bir hükümdarda olursa, her zaman hüsrana uğrar. (Bu bakımdan) her işte sükûnetle davranılmalı, ancak ibadette acele edilmelidir. Acelecilik, zevzeklik ve hiddetli mizaç, bunların hepsi bilgisizlik alâmetleridir. Acele yapılan işler acı olur. (Hatta), acele yemek ve içmekten bile insan hasta olur”.

Anlaşıldığına göre ihtiyatlı bulunmak, gafil ve ihmalkâr davranmamak, devlet idaresinde pek çok dikkat edilmesi gereken prensipler arasında yer alıyordu. Kutadgu Bilig’de, “ Bir memleketin bağı iki şeyden ibarettir; biri ihtiyatlılık, biri de kanundur ve bunlar esastır”. denilmek suretiyle bu konunun önemi dile getirilmiştir. Yusuf Hâs Hâcib’e göre devlet işinde tedbir ve uyanıklık, devletin uzun müddet devamı için daima faydalı olmuştur.

Adil olmak ve bununla ilgili olarak iyi kanunlar koyarak milleti adaletle idare etmektir. Yukarıda işaret edildiği üzere Yusuf Hâs Hâcib’e göre bir memleket idaresinin bağı ve esası olan iki şeyden biri kanundur (ötekisi ihtiyatlılık idi). Ona göre, “ hangi hükümdar memlekette doğru kanun koydu ise o, memleketini tanzim etmiş ve gününü aydınlatmıştır. (Bu bakımdan), memlekette uzun müddet hüküm sürmek isteyen bir bey kanunu doğru yürütmeli ve halkı korumalı­ dır”. Yine Yusûf Has Hâcib’e göre “ kanun ile ülke genişler ve dünya düzene girer, zulüm ile ise, ülke eksilir ve dünya bozulur. Eğer beyler gönüllerini temiz tutar ve kanunu tatbik ederlerse beylik bozulmaz ve uzun müddet ayakta durur”. Bununla ilgili olarak o, kanun ve nizam ile örf ve âdet’in beylerden geldiği kanaatındadır ki bu da, kanunları ve örf hukukunu düzenleme vazifesini Türk hükümdarına veren eski Türk telâkkisinin ifadesinden başka birşey olmamalıdır. O halde Karahanlılar bu hususta da eski Türk İdarî geleneklerine bağlı kalmış­lardır. Diğer taraftan ‘Kutadgu Bilig’de yer alan, “ beyler örf ve kanuna nasıl riayet ederlerse halk da öyle itaat eder”. (Yani), halk tutum ve davranışını bey’e göre ayarlayacağından, herkesten önce onun kanun ve örf’e riayetkar olması gerekmektedir şeklindeki kayıtlar da kanun ve örf’e riayet konusunda hükümdarların ne kadar titiz davranmaları ve bu bakımdan halka örnek ve önder olmaları gerektiğini ortaya koymaktadır.

Karahanlı hükümdarlarının çoğu âdil hükümdarlar olarak şöhret bulmuşlardır. Ve Batı Kara Hanlılarının, bütün hükümdarları, “ el-Müeyyed el-Adl” lâkabını benimsemişlerdir.

Evet, tavsiyem şudur: Tarih okuma alışkanlığımızı gözden geçirelim ve en kısa zamanda  Kutadgu Bilig okuyalım!

Hoşca kalınız, efendim.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.