Dolar 32,5811
Euro 34,8042
Altın 2.505,56
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 20°C
Az Bulutlu
Erzurum
20°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 19°C
Pts 19°C
Sal 23°C

HAKKI MEZARARKALI PANİĞİ

HAKKI MEZARARKALI PANİĞİ
29 Kasım 2020 09:01 | Son Güncellenme: 29 Kasım 2020 09:02

KOCA Yunus’un (Emre) “Şöyle garip bencileyin” şiirinin dizeleri arasında yer alan, “bir garip ölmüş diyeler” mısrasını, “bir yiğit ölmüş diyeler” şeklinde bugüne uyarlayarak, 80 yaşında Rahmet-i Rahman’a kavuşan Hakkı Mezararkalı ağabeyiye ithafen kullanmak istiyorum!

*

Ölüm haberinin duyulmasıyla birlikte sosyal medyada esmeye başlayan ve giderek çoğalan, çoğaldıkça etkisi daha da artan karayel‘den çok, bir sevda rüzgarına dönüşen, tanısın-tanımasın çoğu insanın sağanak gibi yağdırdığı rahmet dilekleri ile yoğrulan Hakkı ağabeyinin ardından kısa zamanda o kadar çok şey, yazıldı, yazılanlar da o kadar büyük bir hızla yayıldı ki, onları okumaya, yapılan yorumlara göz atmaya yetişmek pek de mümkün olmadı.

*

Hakkı Mezararkalı ağabeyinin ardından, onu yakından tanıyan Milli Eğitim eski Müdürü Fevzi Budak ile ERVAK Başkan’ı Erdal Güzel’in yazdıkları başta olmak üzere Muzaffer Taşyürek ile Abdurrahman Zeynel hocaların yorumlarına, o gönül erinin, o sevda çınarının, o mücadele insanının yaptıklarına, verdiği mücadelelere, hayata bakış açısına, tarzına, insan sevgisine, duyduğu sınırsız memleket aşkına ilave ne söylenebilirdi?

Ben de söylemek, o hadsizliği göstermek istemedim!

*

Irzı kırıklara meydanı boş bırakmamak için, yerleştiği Çukurova’nın bereketli topraklarını geride bırakan ve milli mücadele için ilerlemiş yaşına aldırış etmeden yollara düşen Mezararkalı Mevlüt Ağa’nın torunu olmanın onur, gurur ve hassasiyetini bir ömür boyu yaşayan, bu güzelliğini de dik duruşu ve kişiliğinden ödün vermeyen sevecen hali ile çevresine hissettiren Hakkı ağabeyi, ardında yeri dolmayacak, doldurulamayacak bir boşluk, bir kara delik bırakarak, “biri birinizi parçaladığınız o kirli, o hastalıklı, o bedbaht dünya alın sizin olsun” dercesine aramızdan ayrıldı.

*

Son zamanda çoğalan bir hızla yaşanan geri dönüşü olmayan ayrılıklar, toplum olarak giderek yoksullaştığımızı, yalnızlaştığımızı, çaresizlik çukuruna düştüğümüzü gösterir oldu bize, en azından bana!

*

Paranız, pulunuz, servetiniz, malınız, mülkünüz, eviniz, barkınız, geçiminizi sağlayacak kadar bir geliriniz yoksa, siz maddeten fukarasınız demektir.

*

Fakir fukara için, hayatı idame ettirme noktasında sorun, sıkıntı vardır, ancak bu sıkıntı çok önemli değildir. Zaman içinde bir şekliyle giderilir, devlet yardım eder, siz bir iş bulur, çalışır, kazanır o sıkıntıyı def edersiniz.

Ama yetişmiş, dolu, kültürlü, arlı, edepli, bilgili, birikim sahibi insanlar açısından çok da fazla bir kaynağa sahip değilseniz, sermayeniz tükenmeye başlamışsa; geriden sizin aradığınız, arzu ettiğiniz özelliklerde birileri de gelemiyorsa, işte orada çok büyük sorun, bir büyük sıkıntı ve açmaz var demektir.

*

Bence dün ve bugün esen, yarınlarda da etkisini devam ettirecek bir Hakkı Mezararkalı rüzgarının giderek artan bir güçle bizleri savuracak olmasının altında yatan neden; ölümün doğurduğu üzüntü kadar, “yaşanan kaybın oluşturduğu bir büyük paniğin” göstergesinden başka şey değildir.

*

İnsan kaybedilen bir malın, paranın yerine birşeyler bulup, koyabilir. Hiçbir şey bulamasa kuru ekmek yer.

Ama Erzurum, ama ülke, ama insanlık Hakkı Mezararkalı ya da o kalitede, o kalibrede bir insanın, bir kayıp değerin yerine kimi bulacak, neyi ikâme edecek?

Bugüne kadar buldu mu ki, bundan sonra da bulup, koyabilsin!

*

Keşke geçmişte olduğu gibi, bugün de ağzına kadar dolu bir “kayıp eşya büromuz” olsaydı, olsaydı da, üstümüze geçirebileceğimiz bir hırka, bir yelek temin edebilseydik!

Ne yazık ki, öyle bir büromuz artık yok.

Aslında dört duvar olarak var, ama içi kof, içi küflü, içi pespaye, içi buruşuk, içi lekeli, işe yaramaz şeylerle, ıvır zıvırla dolu.

*

Üşüyüşümüzün, titreyişimizin, diş dile vuruşumuzun; dolayısıyla paniğe kapılışımızın asıl neden budur, ölüm değildir.

*

Sonuçta o ölümün bir gün bizim de kapmızı çalacağını biliyoruz.

Ama yarınlarda bizi ne bekliyor, işte bunu bilmiyoruz.

*

Rabbim Hakkı ağabeyiye ve tüm geçmişlerimize rahmet, toplum olarak bizlere de şuur ve hidayet versin inşallah.

Olabilecekse, başımız sağ olsun!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.