https://youtu.be/h-v2zL9hP2c
GEÇTİĞİMİZ günlerde, Uzundere’nin Toprak Anaları ile ilgili bir haber yayınlamış, üç kuzen kızın inanılmaz mücadelelerinden kesitler sunmuştuk.
Kendilerine farklı bir yaşam şekli seçen, çok güzel işler yapan, ama kimsenin aklına getirmediği, hele de “siz buralarda ne yapıyorsunuz” diye sormadığı kuzenlere kulak vermiş, haberlerini yapmıştık.
Çeşitli çevrelerde ilgiyle karşılanan, yankı bulan haberimiz, en çok da kuzenleri sevindirmiş, mutlu etmişti. Dün kuzenlerden çok hoş ve tatlı bir hediye aldık. Ayşe Okur ve Fatma Canbaş’ın yolu Erzurum’a düşmüş, gelirken beraberlerinde ürettikleri bir karpuzu getirmişlerdi.
ÇOK FARKLI BİR ÜRÜN
Karpuz, şimdiye kadar tattığımız, seçerken tokatlayıp, sesini dinlediğimiz, “içi kırmızı, tadı da yerinde olsun” diye dua ettiğimiz cinsten bişey değildi. Çok sert kabuğunu kesmekte zorlandığımız karpuzu yardığımızda, çok farklı bir görüntü çıktı ortaya. Uzundere’nin kızları, toprak anaları bir kez daha bizi şaşırtmayı başarmışlardı.
KAMERA KARŞISINDA MÜCADELE
Kamera karşısına geçtik ve karpuz ile yaptığımız mücadeleyi kayıt altına aldık. Genelde sıcak memleketlere özgü bir meyve olduğundan, o yörelerin adıyla, örneğin “Adana” veya “Diyarbakır” diye anılan karpuzun bu defa Uzundere mahreçli olanıyla karşı karşıyaydık. Tadını da, rengini de hayli beğendiğimiz karpuzu, her türlü zorluğa katlanarak üreten kuzenleri, toprak anaları gönülden kutluyor, kendilerine bir kez daha alkış tutuyoruz. erzhaber