BİR BİLENE SORMAK LAZIM Kİ, BU NE?
ERZURUM‘un “cesur yürek” gazetecileri Cem Atmaca ile Ender Yüncü, son birkaç haftadır “Haftaya Bakış” programlarında, şehirde yaşanan imar rezaletini gündemlerine taşıyor, bu konuda bir yandan kamuoyu oluşumuna katkıda bulunurlarken, diğer yandan da varsa birtakım yanlışlar, bunların önlenmesi için yetkilileri göreve çağırıyorlar.
erzurumdanhaberler.com olarak, biz de Haftaya Bakış’ın gündeme taşıdığı “bitişiknizam cami-bina kardeşliği”ne(!) göz atalım istedik ve objektifimizi, sözkonusu camiye ve yanında yapılan rezidansa çevirdik.
Bugün sadece adı kalmış, resmiyette hiçbir anlam ifade etmeyen Çırçır Mahallesi sınırları içinde bulunan Muhuttin-i Arabi Camisi’nin, rezidansların gölgesinde kalan boynu bükük hali, bizlere ister istemez, “Kıyamet alametlerinden biri de, yalın ayak, çıplak, yoksul koyun-keçi çobanlarının, binaları yükseltmekte birbirleriyle yarış ettiklerini ve böbürlendiklerini görmendir” (Buhari, Fiten: 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, II/313) Hadis-i Şerifi’ni hatırlattı.
Aslında bizim işimiz ne hadis yorumculuğu yapmak, ne de imar konusunda ahkâm kesmek. Bu konu, elbette ki, “bir bilenler”in işi.
Şayet sormak gerekirse…
Erzurum’da, camilerden sorumlu müftülükler var mı, var!
Erzurum’da imardan sorumlu belediyeler var mı, var!
Erzurum’da hadis ilmi gören bilim insanları, din adamları var mı, var!
Erzurum’da iktidar partisinin dışında kalan, muhalefet partilerinin başkanları, yöneticileri var mı, var!
Erzurum’da, inşaat odalarının, mimar odalarının temsilcilikleri var mı, var?
Erzurum’da sözü edilen Muhittin-i Arabi Camisi’nin cemaati var mı, var!
Bu kadar “var”lığın içinde “yok”luk yaşanıyor, kimse bu kadar haksızlığa, hukuksuzluğa sesini çıkartmıyor…
Sorunun, sıkıntının peşine düşmek ve olumsuzlukları gündeme taşımak da, kala kala bu memleketin sadece ve sadece gazetecilerine kalıyorsa!
Bilmiyoruz ki, “Canım çıha Erzurum” demekten başka bilmeyiz ki ne denmeli? erzhaber