HİÇ BİRİMİZ APTAL DEĞİLİZ!
ARŞİVİME kaydettiğim, beni çok etkileyen, ben gibi meraklılarının da okuduklarında mutlaka hatırlayacağı, New York’un “efsane” Belediye Başkanı Rudy Giuliani tarafından geliştirilen ve “tavizsiz” olarak uygulanan Kırık Cam Teorisi, Amerika’nın “suç makinesine” dönmüş, arka sokaklarında kuralların hiçe sayıldığı o devasa şehrinde hizmetlerin nasıl aksaksız şekilde yürüdüğünü hepimize çok güzel anlatıyor.
Geliştirdiği Kırık Cam Teorisiyle belediyecilik hizmetlerinde büyük başarılar elde eden ve başarıları alkışlanan Rudy Giuliani, kendisiyle yapılan bir söyleşide yöneltilen “Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız” sorusuna açık yüreklilikle şu cevabı vermiş:
HİÇ BEKMLEMEDİM!
“- Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri kırılsa, o camı hemen değiştirmezseniz, çok kısa sürede oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırar. Ben, ilk cam kırıldığında hemen camı değiştirttim.
Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksa…
O çöpü oradan hemen kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve kısa zamanda orada dağlar gibi çöp birikir.
Ben, ilk bırakılan çöp torbasını hemen kaldırttım.”
Anlayacağınız bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci, önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, dolayısıyla diğer camları da kırıyorlar. Kırılan her cam daha büyük suçları tetikliyor ve bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.
SUÇLA AMANSIZ MÜCADELE
Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş.
Örneğin metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında yasal işlem başlatmış.
Polis, ‘Küçük-büyük, bizim için hiç fark etmez; bu sokağın, metro istasyonunun veya mahallenin suç üreten bir bölge olmasına izin vermeyeceğiz’ demiş, suçla ve suçluyla kararlılığını göstermiş.”
İLK MÜDAHALE ÖNEMLİ
Kırık Cam Teorisi, ABD’li suç psikologu Philip Zimbardo’nun 1969 yılında yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmiş.
Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx semti ile daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto Bölgesi’ne aynı modelde birer otomobil park etti.
Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı.
Zimbardo, olup bitenleri gizli kamerayla kayda geçirdi.
Bronx’taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı, diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (yani zengin beyazlar) da olaya dahil oldular.
Kısa süre sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi.
“Demek ki” diyordu Zimbardo,”İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz.”
BEKLENTİLERİM ÇOK FAZLA
Gerçekleşen yerel seçimlerle birlikte Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nde 3. Mehmet Sekmen Dönemi resmen başlamış oldu.
Hem bir gazeteci ve hem de Erzurumlu bir vatandaş olarak bu döneme ait beklentilerimin tavan yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Aynı kulvarda yürüdüğü mevcut büyükşehir belediyelerinin oldukça gerisine düşen, yolları, kaldırımları, tretuvarları, temizliği, toplu ulaşımı ile kıyaslanamayacak kadar vasat hale gelen, metrosu, hafif raylı sistemi olmayan, kültür hizmetlerinin dibe vurduğu, “sanat” adı altında yapılan çalışmaların İbrahim Erkal Kültür(!) Merkezi’nin eski salonuna ya da Necip Fazıl Kültür(!) Merkezi’ne tıkıldığı Erzurum’un; 3. Mehmet Sekmen Dönemi’nde atağa kalkmasını, “rant belediyeciliği”nin bir kenara bırakılarak “kent belediyeciliği”nin öne çıkarılmasını ve “halka hizmeti”n “samimi” şekilde yapılmasını, New York Belediye Başkanı Giluani’nin geliştirdiği teoriye benzer uygulamaların hiç vakit kaybetmeksizin, ivedilikle hayata geçirilmesini gönülden diliyorum.
Şurası lütfen unutulmasın:
Erzurumlu mütevazıdır, alçak gönüllüdür, hoşgörülüdür ama asla APTAL DEĞİLDİR!
Bu gerçeğin görülmesi ve bilinmesi dileği ile mutlu bayramlar!