MANZARA
MİLLET olarak çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.
İçte ve dışta birden fazla mücadele alanlarında, kıyasıya bir mücadele halindeyiz.
Allah devletimize, O’nun vazgeçilmez unsurları olan ordumuza, polisimize, güvenlik ve adalet güçlerimize zeval vermesin.
Böyle günlerde siyasi hesaplaşmalar bir yana bırakılır, devletin ve milletin bekası için ne yapılması gerekiyorsa o yapılır.
Biz de, aklımızdaki pek çok soruyu bir kenara bırakarak, “Bugün, o gün değildir” anlayışı ile susuyor, devletimizin yanında yerimizi alıyoruz.
Bugünlere kendiliğinden gelinmediği açık.
Birçok hatalar yapıldığı da…
Bunları kötü niyetlerle yorumlamanın doğru olmadığına inanıyoruz.
Bir yönetim zafiyetinden söz edilebilir, ancak “kasıt”tan söz etmiyoruz.
“Belki iyiniyetli yol arayışları” diyelim.
Olmadı, uzatılan ellere namluların soğuk demirleriyle mukabele edildi.
Binlerce asker, polis, güvenlik görevlisi şehidimiz var.
Hem Türklerden, hem Kürtlerden…
O şehitlerin hepsi bizim çocuklarımız.
Her akşam haber bültenlerini, Türk anneleri de, Kürt anneleri de gözyaşlarıyla, ağıtlarla, dua ve beddualarla izledi.
İçbarışa bundan daha büyük darbe vurulamazdı.
Vuruldu ama, bunu onarmak millet olarak bize, hepimize düşüyor.
Gün, şapkayı öne koyup, doğru neyse onu arama zamanıdır.
HDP’li bazı milletvekillerinin tutuklanmalarında yanlış aramak, meseleyi anlayışla kabul edilebilecek bir yere götürmez.
Suçlu olanlar milletvekili de olsalar, sade vatandaş da olsalar cezalarını çekmelidirler.
Demokrasi sayısal sonuçlarla açıklanabilir, ama ihanet asla.
Onlar, on binlerce cana kıyan terör örgütünden yana tutum sergileyerek bu vatana, bu millete en büyük kötülüğü yaptılar.
Ne yani, seçimle geldiler diye cezasız mı kalmalıydılar?
Demokrasilerde halk seçtiklerine anayasal temsil yetkisi verir.
Suç işleme imtiyazı vermez.
Türkiye partisi olamadılar.
Terörle aralarına mesafe koymadılar.
İradelerini Kandil’e teslim ettiler.
Polis tokatladılar.
Hendekler kazdılar.
O hendeklere patlayıcılar yerleştirdiler.
Belediye araçlarına bile suç işlettiler.
Hangi devlet, hangi hukuk bunları görmezden gelebilir?
Onların ayağına iyi niyetle çadır mahkemeleri gönderildi.
Açılımlar yapıldı.
İkna heyetleri oluşturuldu.
Hiç biri fayda etmedi.
Üstelik, oluk oluk kan akıtıldı.
Kimse, demokrasi nutukları atarak bu çıplak gerçeği saklayamaz.
Batı için de bu böyle, Doğu için de…