ERZURUM’DA RAMAZAN VE YAŞADIKLARIMIZ

MERHABA kıymetli okurlarım!

Bugün sizinle, kemikleşmeye yüz tutmuş toplumsal bir konuda sohbet etmek istiyorum.

Amacım, bu yazıyla yüreğinizin en derin yerinde olduğuna inandığım bam teline dokunmak, dokunurken de sizi ürpertmek, tabi biraz da düşünmeye sevk etmek.

Malum, 11 ayın sultanı mübarek ramazan ayındayız.

Şehrierzurum olarak ramazan bizde çok ayrıcalıklı bir yer teşkil eder, neredeyse yaşam biçimimiz halini alır.

Öyle ki, sadece insanlar değil, binalar, yollar ve hatta duvarlar bile oruç tutar bu şehirde.

Günün her anında, ister gece olsun, ister gündüz…

Rahmani bir hava eser şehrin sokaklarında.

Erzurum’un en sevdiğim anı, caddesinde, sokağında birkaç geç kalmış insanın dışında kimsenin olmadığı, herkesin evine kapandığı, aynı sofranın etrafında orucunu açmaya hazırlandığı iftar vaktidir.

Hani birileri bir yerlerde değerlendirmeler yapıp, kimi yerleşim yerlerini “Cittaslow” yani “sakin şehir” ilan ediyorlar ya…

Bizim Uzundere İlçemiz mesela, o ünvana sahip.

Diyorum keşke Erzurum’a da gelseler.

Ama sadece “iftar vaktinde!”

O vakitte sessiz olur Erzurum, sakin olur, çıt çıkmaz.

Ama mazallah bir de diğer saatlerde!

Çoğu insan sanki patlamaya hazır birer bomba.

Sinir, stres diz boyu.

Sudan bahaneler kavga sebebi.

Neymiş efendin, beyleri oruç sıkmış!

Oruç sıkmak da ne demekse.

Hepimiz, orucun, hele de ramazan orucunun, İslam’ın 5 şartından birisi olduğunu biliyoruz.

Yani oruç tutan herkes, ibadet ediyor aslında.

Oruç tutmak demek, belirli süre içinde aç susuz kalmak değil elbet.

Oruç ruhla, bedenle, gözle, vicdanla, tutulur.

Ramazanda oruca niyet kadar, iyiniyet de çok önemli bence.

Açlık ve susuzluğun belirli bir süreden sonra, gerginliğe sebebiyet verdiği bilimsel olarak tespit edilmiş.

Buna bir şey dediğim yok.

Ama sabır da en az oruç kadar önemli bir davranış şeklidir.

Yüce Yaratıcı’nın Kendisi, sabreden kulları ile beraber olacağını müjdeliyor.

Daha bundan güzel bir ödül olabilir mi?

Oruç tutacak, her türlü sıkıntı ve strese sırt dönecek, sabredecek, karşılığında Allah ile beraber olmanın büyük onurunu yaşayacaksınız.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in de (s.a.v), “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin” şeklindeki mübarek sözlerini bilmeyenimiz yoktur.

Kıymetli okurlar, Dadaşlar olarak biz, duruşumuz, şerefimiz, onurumuz, mertliğimiz, yiğitliğimiz ve adamlığımızla bu ülkede kendimize bir yer edinmiş, “marka” haline gelmişsek, bu mübarek geceden itibaren, bize biçilen görevin hakkını da vermeye başlamalıyız diye düşünüyorum.

Alvarlı Lütfü Efe’mizin Mevla’ya emanet ettiği bu güzel şehirde daha nice ramazanların ilanihaye yaşanması dileği ile…

Kadir Geceniz ve Ramazan Bayramızı gönülden kutluyorum.