Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 17°C
Az Bulutlu
Erzurum
17°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 22°C
Çar 23°C

SUÇLUYU BAŞKA YERDE ARAMAYIN

SUÇLUYU BAŞKA YERDE ARAMAYIN
20 Eylül 2021 20:08 | Son Güncellenme: 21 Eylül 2021 03:03

BİZ niye böyle olduk?

Çarşıda, pazarda, caddede, sokakta karşılaştığımız anormallikler karşısında bazen şaşırıyor, “biz niye böyle olduk” diyor dudak büküyor ve sanki silah zoruyla kuralsız yaşamaya alıştırılmışız da buna hayret ediyormuşuz gibi yapıyoruz ya; insanın bu tuluata gülesi geliyor.

Nasıl gülünmesin ki!

Bunun hiç de öyle olmadığını, şaşılacak bir yanının bulunmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz!

Çünkü dünden bugüne sen, ben, o, biz, siz, hepimiz kanunu, kuralı, düzeni, nizamı, intizamı ihlal ederek yaşadığımızın ve keyfi hareket ettiğimizin farkındayız.

Aslında toplum olarak kuralsız hale öyle çabuk getirilmedik!

Ufaktan ufaktan, alıştıra alıştıra; hissettirmeden, ustalıkla, inceden inceye…

Mesela;

Sigara içilmesinin yasak olduğu yerlerde, örneğin sinema salonlarında sigara içerek, “kabuklu yemiş yenmez” denilen yerlerde çekirdek yiyerek başladı bizde kuralları ihlal etme alışkanlığımız.

Sonraları kuralsızlığımızın boyutu giderek dal budak sardı.

Karşıdan karşıya geçerken yaya geçitlerini kullanacak yerde, engelleri üzerinden atlayarak aşmaya çalıştık; bunu, iki adım öteden dolaşmama adına bir kazanç saydık.

Araç kullanırken sağa veya sola dönülmez tabelasını işimize gelmediği durumlarda hiç görmedik, öyle bir tabela orada yokmuş gibi davrandık, sola da sağa da rahatlıkla hem de sinyal vererek daldık!

Tek yönlü yola tersten girmek, kırmızı ışıkta durmamak marifetimiz oldu.

Araçlarımızı park yapılmaz denilen yerlere gönül rahatlığıyla park etmenin, kaldırımlara tırmanmanın manevi hazzını doya doya yaşadık.

Dükkân sahibi olarak tezgahlarımızı yolun ortasına kadar uzatmayı kendi açımızdan bir hak olarak gördük.

Okuldan kaçma, derse girmeme, sınavda kopya çekme, sıraların üzerine kazıyarak isim yazma konusunda büyük beceri kazandık.

Çimlere basılmaz diye yazdık ama bastık, “çiçekleri kopartmayınız” uyarısına inat, koparttığımız çiçeği yakamıza bile taktık.

Çatımızdan buz düştü, “rahmetli iyi adamdı” demenin pişkinliğini gösterdik.

“Bir defadan birşey olmaz” dedik bir sigara tüttürdük tiryaki, bir kadeh yuvarladık akşamcı olduk!

Balonu bir sivri ucun patlatabileceğini, ormanı bir küçük kıvılcımın yakabileceğini düşünemedik, ormanlarımızı kaybettik.

“Yerlere tükürmeyiniz” dedik tükürdük, “çöp atmayınız” dedik çevreye çöp yağdırdık.

Hastanelerin önündeki “klakson çalınmaz” tabelalarına inat, araçlarımıza havalı kornalar taktık.

Okulun aslında hiç de sıkıcı bir yer olmadığını, Ceketin düğmesinin ne kadar önemli olduğunu treni kaçırttıktan sonra fark ettik.

Yönünü, yolunu kaybedenlere, “durun” gittiğiniz o yerler çıkmaz sokak diyemedik.

“Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözünü çöpe attık, komşunun gülünü bile istemez olduk.

Küçük masum ihlallerin bir büyüğünü tetikleyeceğini hiç aklımıza getirmedik, gittiğimiz yolun yanlış olduğunu fark ettiğimizde de iş işten geçmiş oldu.

Sonuç olarak birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi, dostluğumuzu işportaya çıkarttık, ucuza sattık.

Ve öyle bir hale geldik ki, çoğumuz açısından artık;

Komşu güvenilmez…

Akraba çıkarcı…

Siyasetçi hırsız!

Gazeteci yalancı!

İmam düzenbaz!

KURs hocası sapık!

Müdür kapkaççı…

Rektör yardakçı…

Hukukçu adaletsiz..

Doktor paragöz…

Esnaf kazıkçı…

Üretici hilekar…

Memur zaten işini bilir!

Baba birşey bilmez, beceriksiz…

Ana dersen zaten zır cahil!

Dünün o küçük ihlallerinin bizi bugün getirdiği nokta işte budur!

Oysa yılanın başı küçükken ezilmeliydi, olmadı!

Her ihlali, gizliden gizliye işlediğimiz her kanunsuz işi marifet saydık; kuralsızlara göz yumduk, yeri geldi “helal olsun” diyerek takdir ettik.

İçine düştüğümüz kaotik durumun nedeni kabaca böyle!

İşin daha vahimi, düzelme ve kendimizi düzeltme adına yaptığımız pek birşey yok!

Sadece suçlu arıyoruz.

Bulsak en ağır cezayı vereceğimiz kesin. ama bulamıyoruz!

Diyorum ki o suçlu sakın aynaların arkasına saklanmış olmasın!

Gelin, bir de oraya (aynaya) bakalım!

YAZIYI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN!

YORUMLAR

  1. Selahattin Çorapsız dedi ki:

    Yetki verilirse bu yazının altına bende imza atarım. Her konuda küçük küçük taviz verip taviz verdiğimiz şey ahlaksızlığa dönüşünce “Şimdi herkes böyle” sözünün arkasına sığınmadık mı…Büyüğün yanında ayak ayak üstüne atılmaz dedik, biriler aman ne var onda dediler boşverdik…Büyüğün lafı kesilmez dedik, birileri ifade özgürlüğünü kısıtlama dediler sustuk. Dansözlük hafif kadın işidir iffetli kadın kıvırıp erkekleri eğlendirmez dedik, birileri oryantal bir sanat dalıdır dedi 13 yaşındaki kızlarımızı dansöz olsunlar diye eğitim aldırdık..Otele pansiyona bir erkekle girip çıkan kadın fahişedir dedik, birileri, onlardan biri topçu biri popçu düzeyli birliktelik yaşıyorlar dedi ekranlarda magazin konusu oldular seviyeli ilşki dediler fuhuşa…..daha neler…neler..(Galiba buda ayrı bir yazı konusu olur)