Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum 17°C
Az Bulutlu
Erzurum
17°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 21°C
Çar 23°C

ÜLKEDE KİM TEK ADAM DEĞİL Kİ?

ÜLKEDE KİM TEK ADAM DEĞİL Kİ?
11 Aralık 2022 10:13 | Son Güncellenme: 11 Aralık 2022 10:17

ANAYASA değişikliği yapıldığı günlerden beri süregelen “tek adam” tartışmaları gündemdeki yerini hep korudu, korumaya da devam ediyor.

Bugün ülke insanı olarak neyle karşılaşıyor, hangi sorunu sıkıntıyı yaşıyorsak, suçun neredeyse tamamını götürüp “tek adam rejiminin sırtına” yüklüyoruz.

*

Dünyada benzeri olmayan, ilk kez ülke olarak bizim uyguladığımız bir sistemle yönetildiğimizi iddia eden çok sayıda insan ekranlarda arzı endam ediyor!

Sistemin beğeneni var, beğenmeyeni var.

*

Kimileri yeni düzenden son derece memnun.

Kimileri de demokrasinin rafa kaldırıldığı iddiasında ve güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana.

Meclis’in pasif hale getirildiğini ve yerine “tek adam” rejiminin ikame edildiğini savunanların sayısı hiç de az değil.

*

Anlayacağınız aklımız çok karışık!

En çok da tek adam kavramı” zihnimizi kurcalıyor!

*

Niye?

Bu zihin bulanıklığının, bu kafa karışıklığının nedeni ya da nedenleri neler olabilir?

*

Önce şunu sormak, sorgulamak lazım:

Tek adam sistemine/rejimine biz gerçekten yabancı mıyız?

*

Sizi bilmem ama ben bu soruya “değiliz” cevabı veriyorum!

Şöyle ki, biz; sisteme, alışık düzene karşı çıkanları meydanlarda ipte sallandırmış, “eşkıya” ilan etmiş padişahların “kul” olarak gördüğü bir milletin genlerini taşıyan bireyleri olarak, asırlardan beri hep “tek adam”lar tarafından yönetilmeye alışmış ya da alıştırılmış…

Haklı olduğu konularda bile fikir beyan etmekten kaçınmış, aklından geçenleri cesaretle söyleyememiş, “en iyisini siz bilirsiniz devletlüm” sözünü saygılı davranış gibi görmüş, bu davranışıyla belki çaresizliğini ve belki korkaklığını gizlemeye çalışmış bir neslin torunları olarak tecrübeliyiz.

*

Sormak gerekirse mesela;

Alınan kararlara karşı çıkanların, farklı fikir beyan edenlerin kellesine göz koyan padişahlar geçmişte tek adamdı ya!

Şimdiki zamanda valiler…

Kaymakamlar, belediye başkanları, kurum müdürleri, üniversitelerde rektörler ve hatta tek adam uygulamasına karşı çıkan parti genel başkanları, bir başlarına karar veren ve son sözü söyleyen kişiler değiller mi?

Ne farkları var bu insanların diğerlerinden!

*

Hani biz tek adam uygulamasına karşıydık!

Bu nasıl karşı çıkıştır ki, hemen her konuda kararı tek başımıza vermekten asla geri durmuyoruz!

*

Sınıfta öğretmenin, camide imamın tek olmasına kimse itiraz etmez.

Ama vilayetlerde valiler, belediyelerde başkanlar, üniversitelerde rektörler tek başlarına karar mercii olmamalı!

*

Bunun içindir ki, kanun koyucu meclis şartı koşmuş, en başta kim varsa; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan, vali, belediye başkanı, rektör her kimse; onların yetkilerini de sınırlamış.

*

Gelin görün ki, uygulama hiç de kanun koyucunun istediği, yasaların öngördüğü şekilde yürümemiş; Parlamento’dan yasalar; kim iktidar çoğunluğunu elinde bulundurmuşsa onların istediği şekilde çıkmış ve uygulanmış; parti genel başkanları milletvekili ve belediye başkan adaylarını kendileri belirlemiş, sözü “bu çöplüğün horozu benim” diyerek, tartışmaya meydan bırakmaksızın noktalamışlar.

*

Bu açıdan bakıldığında ülkede kim tek adam değil ki?

Var mı valilerin aldıkları kararlara karşı koyacak bir vali yardımcısı, ilçe kaymakamı ya da kurum müdürü?

Ast’ın üst’üne karşı çıktığı hele de bu devirde görülmüş şey midir?

*

Tek adam uygulaması belediyelerde daha fütursuz şekilde uygulanmıyor mu?

*

Belediye başkanlarının alınmasını istedikleri kararlar; şehrin, ilçenin ya da halkın çıkarlarına uygun olup-olmadığına bakılmaksızın, hele de çoğunluk kendi partilerinden yanaysa meclislerinden hızla geçmiyor mu?

*

Senatosunu, kendi atadığı dekanların oluşturduğu üniversitelerde hangi rektör kral değil?

*

Köyde muhtar bile tek adamken, kalkıp mevcut uygulamaya bu nedenle karşı çıkmak, karşı çıkmaktan başka bir işe yarar mı?

Yaramadığı ayan beyan görülmüyor mu?

*

Eğer varsa alternatif bir yönetim şekli, bunun adı da şayet “güçlendirilmiş parlamenter sistem” ise, bu sistemin nasıl işleyeceği, anlaşılır şekilde, fazla laf kalabalığına sokulmadan topluma anlatılmalıdır.

*

Siyaset müessesesi zapturapt altına alınmadan sosyal hayatın düzelmesini, ekonominin güçlenmesini, suistimallerin ortadan kalkmasını, liyakatın devlet yönetimine egemen olmasını, hukukun işler hale gelmesini beklemek mümkün olabilir mi?

*

Albert Einstein’a ait olduğu söylenen “Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemek deliliktir” sözünün yıllardan beri tekrar edildiği, dolayısıyla hep hüsranla karşılaşıldığı bir başka ülke daha var mıdır dünyada?

*

Yeni ve güçlü bir Türkiye’nin oluşması, sosyal refahın yükselmesi, ekonomik kalkınmanın sağlanması, işsizliğin ortadan kalkması, sefaletin son bulması, insanların yüzünün gülmesi, kimsenin aç ve açıkta kalmaması için önce liyakata dayalı bir sistemi ülke olarak hiç vakit kaybetmeksizin kurmak zorundayız.

*

Aslında bu gerçeğin hemen hepimiz farkındayız.

Tek sorun; bu sistemi kim, nasıl kuracak ya da mevcudu onaracak.

Cevabı merak edilen önemli soru budur!

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.