ERZURUM, Orta Asya’dan gelerek İran üzerinden Anadolu’ya ulaşan tarihi İpek Yolu üzerindedir.
1630 yıllarından beri, (baharat yolunun değişmesiyle) Osmanlıların kontrolünde kalan tek yol, burasıydı.
Tebriz-Revan-Kars üzerinden Erzurum’a gelen kervanlar, Tokat- Ankara- Afyon- İzmir güzergâhını izlerleyerek menzile ulaşırlardı.
Erzurum, o yıllarda Doğu’da Mahallebaşı, Batı’da Erzincankapı, Kuzey’de Kongrecaddesi ve Kavakkapı, Güney’de ise Yoncalık Mahallesi’nin sınırladığı alanlardan oluşmaktaydı.
Bu alanlar, türkülere konu olacak kadar “çarşı pazar”larla doluydu…
Korkunç savaşlara, hastalıklara ve kış şartlarına rağmen, Erzurum zengin, bakımlı ve imar edilmiş bir şehir durumdaydı.
“Her şeyi devletten beklemezlerdi” o eski dadaşlar.
“Rüstempaşa Bedesteni’nden Lalapaşa Camisi’ne” kadar uzanan ve o zamanki adı “İspaha” pazarı olan bir büyük kapalı çarşı ve şehir içinde yüzlerce başka çarşı bulunmaktaymış…
Evliya Çelebi “İspaha” pazarından bahsederken şöyle anlatmaktadır:
“Sekiz yüz kadar dükkânı olan, kapalı, kubbeli ve gösterişli bir bedesten vardır. Saraçhanesi, kazazları, kuyumcuları, terzileri mevcuttur.”
O dönemlerde Erzurum’da doksan bir meslek mensubu olduğu bilinmektedir.
Bunları sınıf ve mesleki olarak kısaca isimleriyle şöyle sıralayabiliriz;
Deri Sanayi; Debbağ, Eğerci, Haffaf, Kayışcı, Meşinci, Papuccu, Sarrafçı ve semerci.
Dokuma Sanayi; Bezzaz, Boyacı, Çadırcı, Çulha, Derzi-Hayyat, Dorbacı-Torbacı, Kazaz-İpekçi, Hallaç, Hasırcı, Kavukçu, Keçeci, Ketenci, Külahçı, Kürkçü, Mutaf, Sazcı ve Yüncü.
Gıda Sektörü; Bakkal, Balıkçı, Bostancı, Bozacı, Börekçi, Ciğerci, Değirmenci, Ekinci, Ekmekçi- Habbaz, Fırıncı, Helvacı, Kahveci, Kassâb, Lavaşcı, Meyhaneci, Sucu ve Tuzcu.
İnşaat Sektörü; Bennâ, Delici, Dülger-Neccar, Kalasçı, Kayacı, Kirişci, Kürekçi, Meremmetçi, Taşçı.
Küçük Ölçekli Sanayi; Cevahirci, Demirci, Dökmeci, Kalaycı, Kavalcı, Kaşıkçı, Kazancı-Bakırcı, Kuyumcu-Zerger, Külhancı, Mumcu, Nalbant, Nalçacı ve Sabuncu.
Nakliye ve Taşımacılık Sektörü; Ham mal, Katırcı…
Sağlık ve Temizlik Sektörü; Attar, Berber, Del lak, Hamamcı ve Natır…
Silah Sanayi; Barutçu, Kılınçcı, Kundakçı ve Topçu…
Ticaret Sektörü; Bezirgân, Çerçi, Eskici, Hurdacı, Tüccar…
Ziraat ve Hayvancılık Sektörü; Baytar, Çoban, Eşici, Höllükçü-Külünkçü, Rençper ve Yarıcıdır.
Diğer Esnaflar; Del’lal, Kalemci, Kitapçı, Pasban…
16.Yüzyılın başlarında terk edilmiş ve harap haldeki şehir, imar ve iskân faaliyetleri neticesinde, 17.Yüzyılda bambaşka bir değişime kavuşmuştur.
Erzurum müstahkem bir şehir konumundadır.
Kale, Paşa Sarayı ve mahkeme binası gibi otoriteyi temsil eden yapılarda devlet işleri yerine getirilirdi.
Şehirlerin ekonomisinde olmazsa olmazlardan olan ticaret, bedesten, kervansaray, han, çarşı ve pazar yerleri yapılması büyük önem arz ederdi.
Halkın dini ve kültürel eğitimlerini yerine getirmesi içinde cami, mescit, medrese ve mektep gibi yapılar yapılmıştır.
18 ve 19 yüzyıllardan itibaren endüstrinin gelişmesiyle birlikte bu mesleklerde yavaş yavaş azalmaya başlamış, günümüzde ise bir elin parmakları kadar kalmıştır.
Kısacası; Eskiden Erzurum çok zengin ticarete, meslek grubuna, zeneatkâra sahipti!
Şimdi öylemi?
İspaha çarşısı Hakkı’nda bilgim yoktu çok güzel açıklanmış bu makale
Dadaşlar kenti Erzurumun ticari hayatını en güzel bir şekilde bize
öğretiyor.Bu makale bir anda hafızamda çok şeyi canlandırdı.