GÖLGE ETMEYİN, BAŞKA İHSAN İSTEMİYORUZ!

CAZİBE Merkezleri Projesi’nden Erzurum’a bir fayda gelir mi, bilemem!

Geçtiğimiz günlerde, çok sayıda yatırımcının arsa talebinde bulunduğunu bildiren Vali Seyfettin Azizoğlu’nun sözleri, hayli umut vericiydi.

Vali Bey, arsa talebinin fazla oluşundan mutluluk duyduğunu belirtiyor, “Yatırımcıları çevre ilçelere, kaymakamlıklarımıza yönlendiriyoruz” diyordu.

İnşallah “dağ fare doğurmaz” ve inşallah Erzurumlular olarak beklediğimizin ötesinde yatırımcıyı karşımızda bulur, onların yapacakları yatırımlarla kanayan yaramızı sarar, durağan ekonomiyi hareketlendirir, işsiz insanımıza iş, aşsız insanımıza aş buluruz.

Haftasonu, Maltepe Erzurumlular Vakfı Başkanı Süha Dengizek aradı.

Dertliydi Başkan.

İstanbul’da “Erzurumlular Cami” projesini hayata geçirmek için uğraştığını belirten Dengizek, “Erzurum’u sosyal ve ekonomik yönden kalkındıracak projeler üzerinde de çalışıyoruz. Ancak çoğu insandan destek görecek yerde, köstek yiyoruz” diye yakındı.

Erzurum’da yerli halkın “azınlıkta” olduğu bir gerçek.

Asıl Dadaşlar dışarıda yaşıyor.

Büyük çoğunluk da İstanbul’da.

Ancak, gelin görün ki, bu şehrin hamuru ile yoğrulmuş, örfü, ananesi, kültürü ile biçim almış o insanların çoğu Erzurum’u unutmuş gibi.

Hele ikinci nesil, Erzurum’u hiç aklına getirmiyor bile.

Geçen yıl İstanbul’dan bir arkadaşım, delikanlı çocuklarını da yanına alarak Erzurum’a, memleketine, “sıla-i rahim yapalım” diye gelmişti.

Birkaç gün sonraydı, “dönüyoruz” dediğinde, şaşırmıştım.

“Niye, çok çabuk olmadı mı?” diye sorduğumda, “çocuklar durmak istemiyorlar” cevabı almış, doğrusu üzülmüştüm.

Dışarıdaki Erzurumlular’ın durumu böyle.

Maltepe Erzurumlular Vakfı’nın gayreti, Başkan Dengizek’in çabası bu nedenle önemli.

İstanbul’a bir Erzurumlular Camisi yakışır elbet.

Doğrusu işin o boyutu beni çok da ilgilendirmiyor.

Camiyi kim yapacak, kim yaptıracaksa Allah kolaylık versin.

Ben, daha çok işin “Erzurum’a ne yapılır?” boyutuna bakıyorum.

Önce şunu söylemeliyim:

ORTADA BİR İMKAN VARSA, BU İMKANDAN ÖNCE ERZURUMLU OLANLAR YARARLANMALI, YARARLANDIRILMALI!

Hatta bu konuda Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) işe öncülük de edebilir.

Şunca yıldan beri gazeteci olarak işin içindeyim.

İki otel yatırımı ve bir iki inşaat malzemesi üreticisinin dışında yabancı yatırımcının gelip de bu memlekete çivi çaktığını görmedim.

Sömürülen bir şehir burası.

Küresel sermaye kentin ekonomisine hakim olmuş durumda.

Yığınla ulusal market, şirket ve tabi ki bankalar, şehrin var olan gücünü kan emer gibi, emiyor.

Erzurum ekonomisinin günden güne gerilemesinin ve kötüye gitmesinin en önemli sebebi budur.

Kısaca söylemek gerekirse; bize bizden fayda var.

Bu nedenle, Süha Dengizek’i ve onun gibi düşünen insanları çok daha iyiniyetli ve samimi buluyorum.

“Vaay efendim onlar var ya!”

“Ne!!!!!!!!!!”

“Onlar” dediğiniz kimler ve ne yapıyorlar?

Bu şehrin ekonomik imkanlarını din maskesi ardına saklanarak sömüren yığınla FETO’cuya ve hatta onların değirmenine su taşıyanlara ses çıkartmayanlar, sıra memleket için bişeyler yapma gayreti güdenler geldiğinde, “vaay efendim” neden der?

Amaç ne?

Niye bu karşı çıkış, neden bu fesatlık?

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, “siz kimsiniz yav?”

Eğer gücünüz yetiyorsa, düşüncelerinizde samimiyseniz, taşın altına elinizi sokma yürekliliğini gösterebiliyorsanız, “buyrun gelin” dükkan sizin!

Ama yok, niyetiniz farklıysa, amacınız bağcıyı dövmekse…

O zaman kesin sesinizi, susun ve gölge etmeyin.

Başka ihsan istemiyoruz sizlerden.