ÖRNEK ALINACAK KALKINMA REÇETESİ
Bir zamanlar Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap
LİSE yıllarımda okumuştum, yani yaklaşık 50 yıl önce.
Sevgili kardeşim Macit Gürbüz hediye edince hafızamı tazeleme şansı buldum.
Kitabın ismi; Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Yazarı; Grigoriy Petrov
Finlandiya`yı konu edinen kitapta; bataklık ve kayalıklar arasında yeralan, doğal kaynak fakiri bu küçük ülkenin ayağa kalkarak, yoksulluktan kurtulması ve siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan gelişmiş bir refah toplumuna dönüşmesinin hikayesi anlatılmakta.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak şekilde gözler önüne sermekte.
Halkın destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, ölümsüz bir eser.
Türkçe`ye 1928 yılında çevrilen kitabı okuyan Atatürk, bu eserin başta askeri okullar olmak üzere tüm eğitim-öğretim kurumlarında okutulmasını ve müfredata alınmasını ister.
Anılan dönemde elden düşmeyen bu kitap, Türkiye`nin yanısıra tüm dünyada büyük yankı uyandırır ve birçok ülkeye kalkınma yolunda rehber olur.
Abarttığımı sanmayın, okursanız bana hak vereceğinize eminim.
Bu kitap 20. yüzyıl Finlandiya`sına değil, sanki günümüz Türkiye`sine sunulan bir kalkınma reçetesi.
Her satırı, herbirimizin ihtiyacı olan önerilerle dolu bir başyapıt.
Üniversitelerde yardımcı ders kitabı olarak okutulması gereken bu kitaptan alacağımız dersler çok.
Ülkemizi gelişmiş ülkeler ligine çıkarabilmemiz için bizlere sorumluluğumuzu hatırlatan bu kitabı okumalı, çocuklarımıza okutmalı, sevdiklerimize armağan etmeliyiz.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde “İnsanlar ülkelerinin geleceğine dair taşıdıkları kişisel sorumluluğun bilincine varmazlarsa, ülkelerin kalkınması ve refaha kavuşması da mümkün olmayacaktır. Her bir insan, gerçek vatandaş, yaşam mimarı olmalıdır” diye yazıyor.
Başka yolu var mı?