BİR BÜYÜK BAŞARI ÖYKÜSÜ

SOSYAL medya üzerinden yaptığı paylaşımda 4’üncü fakülte diplomasını aldığını, beşincisi için de adım attığını, İstanbul Üniversitesi’nde Siyaset Bilmi ve Uluslararası İlişkiler okuduğunu, birinci sınıfı bitirip, ikinci sınıfa geçtiğini öğrendiğimde, çok şeyler bildiğimden değil, yapacağına inandığım için hiç şaşırmadım.

*

Kendisi gibi eczacı olcan eşi, 13. Bölge Eczacı Odası Başkanı Mahmut Uçar ile çok eskilere dayanan bir dostluğumuz ve arkadaşlığımız var. 

Kendisini de, hem kocası yanı ile ve hem de oğlum ile kızı aynı sınıfta, Aydın Doğan Koleji’nde okudukları için, ötelerden tanırım.

*

Ama ne kocası ile olan dostluğumuz, ne veli mevkidaşlığımız değil; zaman sonra siyasete girmesi, ardından da kadınlara yönelik ışıl ışıl parlayan bir kooperatif kurması bizi biri birimize yaklaştırdı.

*

Yıllarını basın dünyasında eskitmiş bir gazeteci olarak, dünden bugüne çok sayıda insanla karşılaştım, haber yaptım, yazılar yazdım; içlerinde kimileriyle kaynaştım, dostluklar, ahbaplıklar kurdum, doğal olarak çoğu kişiyi de unuttum, hatırlamaz oldum.

*

İşte o unutulması mümkün olmayan, hafızamda derin yarıklar oluşturan, silinmez izler bırakan “dost” insanlardan birisidir Canan Uçar.

*

Ailesi, annesi, babası; candan birisi olmasını arzu ettiklerinden midir bilinmez, adını Canan koydukları kızlarının, kendilerini hiç mahçup etmediğini, çevresine ışık ve sevgi saçan, pozitif enerji yayan halini gördüklerinde inanıyorum ki, çok da mutlu oluyorlardır.

*

Koltuğunda birden çok karpuz taşıma başarı ve becerisi gösteren, anlama ve kavrama yeteneği üst seviyede, zeki, çalışkan ve ileri görüşlü, aynı zamanda müthiş de bir mücadele gücüne sahip, “pes etme”, “havlu atma” ve “yılgınlık” kavramlarını yaşam felsefesinin dışına itmiş Canan Uçar’ı tanıyan birisi olarak; Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden, Atatürk Üniversitesi Adalet Yüksekokulu’ndan ve son olarak Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden aldığı diplomalarını uç uca eklemesini yadırgamadığımı ve hatta “normal” bile karşıladığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Önce bir anne, bir sevgili eş; sonrasında iş kadını, eczacı, kadın kooperatifi yöneticisi ve siyasetçi olan Canan Uçar’ın bu kadar işin altından başarıyla nasıl kalktığı araştırılması, belki üniversitelerde tez konusu yapılması gerekecek dolulukta bir konu.

*

Siz, beceri derecesi son derece yüksek yığınla işin altına girecek, sorumluluk alacak, yetmeyecek bir genç kız enerjisiyle, sanki hayata yeni atılıyormuş gibi yeni fakülte diplomaları peşine düşecek, farklı alanlarda, farklı kulvarlarda daldan dala konacak, yüzlerce kadına örnek olacak, umut aşılayacaksınız.

*

Resmen çılgınlık, ya da hayatla kedinin fareyle oynaması türünde dalga geçiyor olmanın ete, kemiğe bürünmüş hali.

*

Tüm bunlar insana “olacak şey değil” dedirtiyor olsa da, oluyor; tıpkı Canan Uçar örneğinde olduğu gibi.

*

Erzurum kent merkezinde yaklaşık 430 bin kişi yaşıyor. Bunun yarıya yakını, ortalama 215 bini kadın. O kadınların 50 binin yetişkin olduğunu var sayarsak, Canan Uçar, işte o 50 bin kadından biri…

Biri de, bir ikincisi var mı, tartışılır.

Ve hatta geçtik Erzurum’u da, ülke genelinde 4 üniversite bitirmiş, beşincisini okumak için yola koyulmuş, çocuk doğurmuş, iş kurmuş, siyasete girmiş, mücadele vermiş, sonunda da aş ve iş peşinde koşan kadınları örgütlemeyi başarmış, onların her birine umut aşılamış Canan Uçar ayarında, karatında kaç kadın gösterebilirsiniz bana, ya da gösterebilir misiniz?

*

Birikimini, bilgi ve deneyimini siyaset kulvarında da değerlendirmek isteyen, tercihini belki Genel Başkanı (Meral Akşener) kadın olduğu için İYİ Parti’den yana kullanan, o partiden milletvekili ve Palandöken İlçe Belediye Başkan Adayı olan, çevresinde, özellikle de parti içinde yaşadığı her türlü ayak oyunlarına rağmen, Ak Parti gibi son derece güçlü ve dişli bir rakip karşısında ezilmeden mücadelesini veren Canan Uçar’ın varlığının aslında “Erzurum açısından bir şans” olarak değerlendirilmesi ve görülmesi gerektiği kendiliğinden ortaya çıkar.

*

Dört fakülte diplomalı, aydın, Atatürk hayranı bir ana’ya, çalışmaya, üretmeye kendini adamış bir kadına, bir cevhere kim sahip olmak istemez?

*

Bir avuç kadınla bundan üç beş yıl önce, bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yola çıkan, kısa zamanda yeme-içme sektöründen giyim kuşama, el sanatlarından Erzurum’un kültürel değerlerine varıncaya kadar “beceri ve cesaret” gerektiren her alanda kendini gösteren ve başarıyı yakalayan Canan Uçar kardeşimize, çocuklarının annesi, çalışma arkadaşlarının umudu ablamıza gösterdiği üstün başarıdan dolayı alkışlarımızı gönderiyor, başarılarının artarak sürmesini diliyor…

Kutlamanın, takdir duygularını dışa vurmanın bir büyük erdem olduğunu başta kendi camiasına ve şehri mübarek Erzurum’a hatırlatmaktan kendimizi alamıyoruz.