SERDAB’DA SIRT ÜSTÜ BİR HAYAT!

ERZURUM‘un her ilçesinin ve hatta her köyünün kendine özgü bir yapısı, farklı insanı özellikleri, doğal güzellikleri oldukça fazladır, bu farklılıklar hiç şüphesiz bir büyük zenginliğin, bir büyük varlığın ve potansiyelin de göstergesidir.

Kimi ilçe tarihin derinliklerinden gelen ve önemli, paha biçilemeyecek değerde emanetleri koynunda saklayan bir yapıya sahiptir.

Kimileri, verimli toprakları ile yöre insanına çok farklı imkan ve zenginlik sunar, kimilerinde de hayvancılık, hiç küçümsenmeyecek boyutta bir büyük potansiyeldir.

KUZEY İLÇELERİN FARKI

Tortum gibi, Uzundere gibi, Pazaryolu gibi doğal güzellikleri ile öne çıkan ilçeler, aynı zamanda, mütedeyyin, munis (cana yakın, sevimli, uysal, yumuşak huylu) insanlarıyla dikkat çeker.

Erzurum’dan kuzeye doğru gidildikçe sert ve kıraç toprak, giderek farklılaşarak yeşile, yeşilin bin bir farklı tonuna dönüşmeye, soğuk hava da yerini daha ılıman ve hatta sıcak bir iklime bırakmaya başlar.

GÖL NEFES KESİYOR

Tortum’u geçip de Uzundere’ye doğru yol almaya başladığınızda artık Doğu’da değil de, Karadeniz Bölgesi’ndesiniz demektir.

Farklı bitki örtüsü, gürül gürül akan dereleri, gölleri, şelalesi, çiçeği, böceği, kelebeği ile bu topraklar, dağlar, tepeler, vadiler, özellikle de baharla birlikte insanı coşturur adeta.

EMSALSİZ GÜZELLİK

Bir zamanlar HES projeleri ile gündeme gelen, yöre insanının derelerine el südürmemek, gem vurdurmamak için yoğun mücadeleler verdiği Ödük Vadisi, sadece bulunduğumuz coğrafyanın değil, dünyanın ender güzelliklerine sahip emsalsiz doğa harikası yerlerinden birisi olarak bilinir.

Tortum ile Uzundere arasında paylaşılamayan vadinin üç de önemli durağı, herkesin ilgisini çeker.

İNSANLARA “GEL GEL” EDİYOR

Yasa değişikliğinden önce belediye statüsünde olan, bugün ise mahalle veya köy olarak anılan Pehlivanlı, Bağbaşı ve Serdarlı, değişik türde meyve ağaçları, o ağaçlar arasında ötüşen kuşları, sincapları, sarp kayalıkları kendilerine yaşam yeri olarak seçen keçileri ile şehir hayatından bunalan, sıkılan insanlara “gel gel” eder.

BURASI SERDAB

Erzurum’dan, Erzurum’un keşmekeş yaşantısından kaçıp, kurtulmak isteyenlerin, günübirlik de olsa soluklanmak için direksiyon kırdıkları yerlerin başında Pehlivanlı’nın, sırtını rakiplerinin değil de, kaderin yere getirdiği Ali Pehlivan’ın cennetten bir köşeyi andıran bahçesi Serdabe gelir.

Günümüzde Tortumlu gençler ne kadar ilgi gösteriyor bilinmez ama, bundan 25-30 yıl önce her köyden belki birkaç güreş meraklısı pehlivan birden çıkar, o pehlivanların kimi zaman içinde milli takıma kadar yükselirlerdi.

SIRTINI YERE GETİREN YOKTU

Bugün 67 yaşında olan Ali Pehlivan (Koçak) Tortum’un istikbal vaad eden o yetenekli genç sporcularından birisiydi. Güreşi çok seven Ali Pehlivan’ın sırtını yere getirecek bir babayiğit yoktu. Girdiği her güreşten eli havada çıkıyor, ünü giderek yayılıyordu.

Gün geldi Almanya’dan gelen bir transfer teklifi ile Ali Koçak, bir anda kendini yurtdışında buldu.

Ali Koçak’ın transferi gazetelerde haber olmuş, sevenleri bu transfer haberiyle sevinmişlerdi.

Ta ki, 1982 yılında yaşanan o üzücü kazaya kadar.

Memleketteyken sık sık antrenman için Erzurum’a giden Ali Koçak, bir gün kaza yaptı.

Antrenman sonrasının verdiği yorgunluğa aldırmadan direksiyon başına geçen genç pehlivan, Tortum’a dönüş yolunda kaza yaptı. Arabası uçurumdan aşağı uçan Ali Koçak ağır şekilde yaralandı ve kötürüm kaldı.

DEĞİRMENİN BİR EŞİ DAHA YOK

O günden beri yatağa bağlı kalan ve gün boyu sırt üstü yatan Ali Koçak, eşi ve oğlunun da yardımıyla kendini bahçesine, tabiata, ağaca, çiçeğe adadı.

Pehlivanlı’da, bir köşesinde un değirmeninin bulunduğu, çevreden zahiresini getiren insanların buğdayını, çavdarını öğüttüğü, bir yanına alabalık havuzları kurduğu bahçesini cennetten bir köşe haline getiren Ali Koçak, “soğuk su ve soğu hava” anlamına gelen, Mısır’da bir mezar adı olarak da bilinen Serdab’ında hayatını yatağa bağlı olarak devam ettiriyor.

KENDİNİ TABİATA ADADI

Engelli olmasına, her gün çevresinde gezen dolaşan, oynayan, zıplayan insanların çokluğuna aldırış etmeksizin hayatını sürdüren, yaşama asla küsmeyen, yaşadıklarını imanın “kaza ve kader” hükmüne dayandıran, dolayısıyla bir “sabır abidesi” haline gelen Ali Koçak, güne gülerek başlamayı öğrenmiş bir sporcu.

MAYIS AYINDA AKMAYA BAŞLIYOR

Günlük bakımını ve traşını ihmal etmeyen, kıyafetine özen gösteren ve yüzünden tebessümü eksik etmemeye çalışan, Ali Koçak’ın hedefinde; bahçelerinin bir köşesinden her mayıs ayı geldiğinde akmaya başlayan, eylül-ekim aylarında da kurumaya yüz tutan “bizim göze” dedikleri suyu, “abu hayat” çeşmesi haline getirmek.

ÜRÜNLER DOĞAL

Yaz aylarında, özellikle de tatil günlerinde ve haftasonlarında Serdab’ı yoğun ilgi gören Ali Koçak ve ailesi, hizmette kusur etmemek için inanılmaz gayret gösteriyorlar. Çoğu kendi ürünleri olan doğal yiyecekleriyle müşterilerine hizmet veren Koçak Ailesi, “Tortum’un tanıtım yüzü” olarak da biliniyor.

Yörenin çok gizemli, sırlarla dolu olduğunu, yöresel ürünlerinin de hemen herkes tarafından beğenildiğine işaret eden Ali Koçak, tanıtıma mutla önem verilmesi gerektiğini söylüyor.

TANITIM ŞART

Hizmete kalite ve çeşitlilik getirerek vatandaşın beğenisini aldıklarını, ama bunun yeterli olmadığını belirten Ali Pehlivan, “Sadece biz değil, bizim gibi başka bahçe sahipleri ve işletmeler de ilçenin, bölgenin profesyonelce tanıtılması gerektiğini söylüyor. Bunun için ilgili kurumların harekete geçmesi herkesin, özellikle de erzurum4un yararına olacaktır” dedi. erzhaber