ZEHİR LOBİSİ

SEVGİLİ dostlar, 10 yıldır bu konuyu Türkiye’de gündeme getiriyor ve GÜNDEMDE tutmaya çalışıyorum…

Bugüne kadar destek olanlardan Allah razı olsun…

 Son günlerde “NBŞ lobisi” hareketli ve bütün dünyada yasaklanırken, Türkiye’de kullanımın artması yönünde yoğun faaliyetteler… ANKARAYA’YA KAMP KURMUŞ “ABİLER!”

Yıllardır “nişasta bazlı şekerimsilerin” başta çocuklar olmak üzere hepimizi nasıl tehdit ettiğini yazmıştım… YİNE YAZACAĞIM…”

Bu satırlar bana ait değil..

Cumhurbaşkanı “ekonomi danışmanı” Yiğit Bulut’un 11 Ağustos 2017 tarihli yazısından…

NBS dediği Nişasta Bazlı Şekerimsi…

Yazıda lobinin kimlerden oluştuğu, belirtilmemiş.

Ancak, Seker Kurumu’nun 2016-2017 yılı verilerine baktığımızda işaret edilen adresi dolayısıyla bu lobiyi görebiliyoruz.

 ABD’li gıda devi Cargill!!!

Bu dev;116 bin 181 tonla, 265 bin tonluk Türkiye yıllık kotasının yüzde 50’sine sahip…

KİM BU CARGİLL

1865’te kurulan dünyanın en büyük 12. şirketi. Çoğunlukla GDO lu tarım ürünleri pazarlayan 70 ülkede faal bir Amerikan şirketi.

Ülkemizde ilk 1997’de Bursa’da 213 dönüm toprak alarak tanındı.

“Ne var bunda yatırım iste” diyebilirsiniz. Ancak burası birinci sınıf tarım arazisiydi.

Bursalılar konuyu mahkemeye taşıdı. Yürütmeyi durdurma kararı alındı. Danıştay da bu kararı onadı..

Peki cargill burada durdu mu?

Tarih: 28 Ocak 2004.
Erdoğan ile George W. Bush Beyaz Saray’da buluştu.
Bush, Cargill sorununun çözülmesini rica etti.

Bu görüşmeden bir kaç ay sonra, “toprak koruma ve arazi kullanımı yasası “değişikliği ile arazi “özel endüstri bölgesi” ilan edildi. Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi

Buna rağmen Cargill Bursa’da “Gemlik “de fabrikasını kurdu.

Tam bu arada bir parantez açıyorum, bir kitaptan bahsetmeliyim…

“Başkan Düşürüldü/FETÖ’nün Belediye İşgali.”

 Yazarı, CHP “Gemlik Belediyesi” devrik başkanı Fatih Mehmet Güler.

Fatih Mehmet Güler; 1999 ve 2004 yerel seçiminde ANAP’tan, 2009’da ise, CHP’den belediye başkanı seçilmiş, odasında “böcek” bulunmuş, tutuksuz yargılanması gerekirken savcı tutuklanmasında ısrar etmiş; bu arada içişleri bakanlığı görevden el çektirmiş, mahkeme sonucunda beraat etmesine rağmen göreve iade edilmemiş bir belediye başkanı.

Başına gelenler pismiş tavuğun başına gelmedi…

Kimse ne olduğunu o zamanlar anlamamıştı…

Ne olduğu 15 Temmuz FETO darbesinden sonra ortaya çıktı.

Belediye Başkanı Güler’i koltuktan indiren savcılar, kaymakam ve vali; FETÖ’cü oldukları iddiasıyla tutuklandı. Mülkiye Başmüfettişleri ise görevden alındı.

Ve Cargill, hakkındaki olumsuz yedi mahkeme kararına rağmen faaliyetlerine devam etti.

Seker kanunu değiştirilerek; Türk şirketlerine işletilen kota bu firmaya kaldırıldı.

Simdi parantezi kapatıp iki zor soru soralım…

-Bu Cargill denilen şirketin geçmişte FETÖ ile bağlantısı olabilir mi’

 -FETÖ nün küresel şirketlerin çıkarları için Türkiye’de neler yaptığı biliniyor mu?

Bu soruları neden soruyorum;

Bilindiği üzere  “Seker fabrikalarının satış ihaleleri 2009 ve 2012 yıllarında iptal edilmişti. 2009 yılında yapılan ihaleler, üretim şartı korunmadığı için Danıştay tarafından iptal edilirken, 2012 yılında ise dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından durdurulmuştu.”

….

– Yiğit Bulut, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi danışmanı. “Defalarca yazdım, üstüme geliyorlar, yazmaya devam edeceğim…” “Bu zehrin Türkiye’de kullanımını yaymaya çalışan bir yapılanma var. Hepsini açık edeceğim, bana yardım edin! Yaşasın sağlıklı nesiller yetiştiren, tam bağımsız, güçlü, büyük Türkiye…” diyor..

– Nişasta bazlı şeker ve mısır şurubu Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere’de yasak.

– ABD Gıda ve İlaç İdaresi, 2008’de obeziteyi ve kanseri tetiklediğini belirterek yüzde 10’luk kotayı yüzde 8’e düşürdü.

– Ayrıca sağlık bakanlığı Bilim Kurulunun konuyla ilgili “zehir” gibi bir raporu var.

Bu NBS denen illet gut, nefrit, obezite ve kanser yapabilir diyor!

Farkında mısınız; satış iki kere durduruluyor, danışman bas bas bağırıyor, bana yârdim edin bu lobiler tehlikeli diyor, sağlık bakanlığı yapmayın ağalar diyor,

ortada ciddi sağlık problemleri yapan bir urun var, stratejik bir urun olan seker pancarının göz göre göre kotalara sıkıştırılması ve seker fabrikalarının satısı var..

ama ne hikmetse cargillin takvimi  tıkır tıkır yürüyor.

Lafın doğrusu sudur: ABD, nişasta bazlı şeker için Türkiye’yi gözüne kestirdi. …“bırakın şeker pancarını , maliyeti pahalı. Bizden nişasta bazlı şeker alın ”dedi.

Bu sebeple…

1998 yılında 22 milyon ton olan şeker pancarı üretimi,
2015 yılında 15.8 milyon tona düştü.
1998 yılında 500 bin 951 hektar olan şeker pancarı dikim alanı,
2015 yılında 272 bin 990 hektara geriledi.
Çiftçi sayısı, 450 binden, 120 bine düştü.

Bu arada biz seker ithal ediyoruz.. 8 Nisan 2016 tarihinde sıfır gümrük tarifesi kararı aldık!!

Seker fabrikalarımız kapatılırken, nişasta bazlı seker alımında dünyayı sollayan kotalarda ithalatımızı; dünyaya seker satarken trajik şekilde azalan ihracatımızı falan merak etmiyorum da; soruyorum, beyler ne yapıyorsunuz??

Devam edecek…