NEDEN SIRAMIZ YETMİŞ VE NEDEN İŞİMİZ BİTMİŞ

KİMİ zaman gördüğümüz, yaşadığımız bir olumsuzluğa bakıp da “ne olacak bu memleketin hali” deriz ya…

Öyle bir ruh hali içindeyim hayli zamandır.

Umutsuzluk, dört bir yanımı sarmış gibi!

Ne yana dönsem, heyecanımı tüketen, umutlarımı kıran bir olumsuzlukla burun buruna geliyor, gelecek adına karalar bağlıyorum adeta.

***

Yenigün Gözlem diye bir dergi yayınlanmaya başladı Erzurum’da.

Aylık bir yayın organı.

***

Yenigün, Erzurum’un yerel gazetelerinden biri.

Gözlem de aynı gazetenin yeni  ve farklı bir uygulaması.

Dergiyi gördüyseniz mesele yok, ama görmediyseniz eksik kalmışsınız demektir.

***

O derginin şubat sayısında Türk Patent Kurumu’nun açıkladığı rakamlar var.

Kurum, illerin 1995 – 2016 yılları arasındaki patent ve marka başvurularını kamuoyu ile paylaşmış.

***

Eskiden, TRT’nin tek tabanca olduğu yıllardaydı sanırım, “Yukarıdakiler – Aşağıdakiler” diye bir dizi yayınlanıyordu.

Patent Kurumu’nun tablosu insana o diziyi hatırlatıyor gibi.

***

Erzurum ile hemen hemen aynı statüye sahip illeri baz alırsak eğer…

Birkaç örnek vereyim istiyorum hemen…

Kayseri mesela.

***

Kayseri’nin 1995 yılındaki patent ve marka başvuru sayısı 344’müş, 2016’da sayı bin 320’ye ulaşmış.

Konya’nın 1995 yılında patent ve marka başvuru sayısı 372’yken, sayı 2016’da 2 bin 548’i bulmuş.

***

Hele bir Gaziantep var ki, inanamazsınız!

Gaziantep’in marka ve patent başvuru sayısı 1995’de 354’müş.

Yıl 2016’ya geldiğinde sayı tamı tamına 3 BİN 439 OLMUŞ.

***

İnanılmaz bir aşama!

***

Erzurum’a gelince…

Rakamlar insanın gerçekten içini burkuyor, yüzünü kızartıyor.

***

Erzurum’un 1995 yılında topu topu 19 olan marka ve patent başvuru sayısı, 21 yıl sonra, 2016’ya gelindiğinde ancak 197’ye ulaşabilmiş.

***

Hani denilebilir ki; “Patent ve marka başvuru sayısı 21 yılda 10 kat artmış, daha ne istiyorsun!”

***

Elhak, doğrudur.

***

Ama elin oğlu öyle büyümüş, öyle atılım yapmış, öyle gelişmiş ki…

Erzurum’un 197 sayısı, o büyümenin, o gelişmenin yanında çok sönük, çok cılız kalmış.

***

İşte bu yüzden Kayseri’ye, Konya’ya, Gaziantep’e, Denizli’ye “Anadolu Kaplanları” diyorlar.

Biz, o kaplanların yanında “kedi” bile değiliz maalesef.

***

İnsan, düşünmeden yapamıyor.

Bizden, yani Erzurum’dan neyi fazla o illerin?

Ya da bizim neyimiz eksik acaba!

***

Odamız var, borsamız var, birliklerimiz var, üniversitelerimiz var, havalimanımız, demiryolumuz, karayollarımız…

Bi denizimiz yok.

Yok ama, kültürümüz var bizim, derya misali.

Deniz, o deryanın yanında göl bile olamaz inanın.

***

Tarihi yapılarımız, çiçeğimiz, böceğimiz, kelebeğimiz, dağımız, bağımız, şelalemiz diğer güzelliklerimiz gırla!

“Gelin sayalım” desem, saymayı unuttuğumuz çok olur.

***

İşte o varlıklarımızın hangisini doğru düzgün değerlendirebiliyoruz dersiniz?

***

“Kış turizmi” dendi, 700 trilyon lira para harcandı, olmayan, adını bile doğru düzgün söyleyemediğimiz spor dallarının tesisleri yapıldı, ortada bişey yok.

***

Büyükşehir Belediyesi bütçesi birkaç yıl içinde 10 katı arttı, bir trilyon liraya ulaştı, orada da durum aynı, fiyasko.

***

İnsanın aklı, hafsalası almıyor.

Acaba Konya’ya, Kayseri’ye, Gaziantep’e uzaydan birileri mi geldi, sihirli bir değenek mi dokundurdular da o iller aldı başlarını, gittiler.

Neden onlar bizi fersah fersah geçtiler ve neden biz “ilçeden dönme” iller ile kıyaslanır hale geldik?

Neden biz hemen her anlamda bölge illerinin bile gerisine düştük.

Neden Ağrı, Iğdır, Hakkari, Şırnak gibi küçük iller bile bizi ihracatta solladı?

Neden sıramız yetmiş ve neden işimiz bitmiş!

Neden, neden, neden!

***

Bu kadar çok nedenin bir cevabı mutlaka olmalı.

Varsa bilen, bedava değil Allah rızası için, söylese de öğrensek.

Yoksa bu gitmeler gitme değil.